Gecenin bir yarısı yatmadan önce son bir kez gündeme göz atmak için twitter'a girdim. Gündemde şehitlerimiz var. 10 Şubat Cumartesi günü 11 vatan evladını daha şehit verdik. Hepsine #Allahtan rahmet diledik. #Suriye'yi yaktık Afrin'e girdik. Sonra eğlence programını iki haftadır iptal ettiği için Tolga Çevik'e övgüler düzdük. Acun Survivor ile yine gündemde. Yazanların %90'ı hakaret ediyor. İzlemeyin, izletmeyin diyorlar. Birkaç haftaya reyting de tavan yaparlar.
Birkaç yıl önce askerlik yaptığımız dönemden komutanlığımızı yapan abilerimizin şehadet haberlerini alıyoruz. Hani o gülüp eğlendiğimiz, ceza verip bizi metrelerce yerlerde süründüren adamlar. İçtima sonrası memleket meselelerini tartıştığımız, telefondan birkaç aylık çocuklarını gösterip hasret kokan gözlerle çocuklarına bakan adamlar. Hayatımızın bir döneminden gelip geçtiler. Anılarımızda yerlerini edindiler. Şehit çocuklarını düşünün. Hayat henüz kundakta, ilkokul sıralarında başlıyor. Devlet parasız yatılı okullarında okuyacaklar, devletin bağladığı maaş ile kıt kanaat geçen bir ömür. Anneler bin bir emekle üzerlerine titreyecek. O çocukların yıllar geçse de akıllarından çıkmayacak tek bir kelime olacak. "Vatan sana canım feda..."
Televizyonlarda Afrin harekatı an be an yayınlanıyor. Bir sonraki hamlemizi canlı yayında bağlanıp savaş muhabirinden öğreniyoruz. Anchorman'ler televizyondan reyting savaşları uğruna kendilerince ayar veriyorlar teröristlere. Milli ve yerli duruş sergilemek için sıraya girmiş herkes. Siyasetçiler yaklaşan seçimin ince planlarını yapmakta. Ben meclisteki hiçbir insanın samimiyetine ve üzüntüsüne inanmıyorum. Çünkü yaptıkları yüzsüzlüklerle bizi o kıvama getirdiler.
Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu'ndan haz etmem. Sivas olaylarındaki ihmalinden dolayı. Son birkaç gündür twitter'dan attığı mesajlar dikkatimi çekti. Benim gibi düşünenlerin sesi olmuş. Muhalefet veya sorgulayan vatandaşlar neyi konuşmaya kalksa Zeytindalı operasyonunu bahane edip Zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. Enflasyon %12'lerde, Merkez bankasının kur politikası iflas etmiş durumda. Liyakat sahibi insanlar tarafından yönetilmiyor. Fetö operasyonları ile içeriye alınan ve görevlerinden ihraç edilen binlerce insan var. Masum insanlar aylarca hatta yıllarca hapis yatarken Hüseyin Avni Mutlu ve Hüseyin Çapkın tahliye edildi. Devlet memurları kovulmak ile korkutuluyor. Ak Parti 15 yıllık iktidarında her alanda deneme yanılma yöntemi ile binlerce ailenin ocağını söndürdü. Eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi attı. Ordunun vatansever ve cesaretli evlatlarını ya zindanlarda öldürdü, ya mahkemelerde süründürdü, ya da cephelere sürüp öldürttü.
15 yıl boyunca dış mihrak iç mihrak diyerekten onlarca düşman yarattı. PKK uzantılarını şirin gösterip meclise aldı, cemaatin devletin içine tamamen sızmasına kendi elleri ile yataklık etti. Doğu'da PKK'nın silahlanmasına ve güçlenmesine göz yumdu. Yanlış dış politikaları sonucu Irak parçalandı, Filistin konusu sulandı, Suriye savaş alanına döndü. Tüm bu olanlarda dış mihraklar kadar bizim de yanlış politikalarımızın payı var. Ve şimdi geldiğimiz noktada Churchill'in de dediği gibi "Savaşın başladığı yerde politika iflas etmiştir".
İktidar'ın ekonomiyi kalkındıracak bir hamlesi yok. Özel sektör sermaye birikimi yapamadı. Yeni yatırımlar borçlanarak yapılıyor. Yani devletin güya kendi kasasından para çıkmasın diye özel sektöre verdiği ihaleler aslında devlet bankalarından veya özel bankalardan alınan krediler ile finanse ediliyor. Vergi borçları ya iptal ediliyor ya da siliniyor. 19 milyon insan kirada oturmaya devam ederken İstanbul'da her boş arsaya lüks konutlar yapılmaya devam ediyor. Parasız eğitim diye yapılan propagandanın arkasında okul aile birliği aidatları veya kayıt için alınan bağışlar ile sömürülen aileler var. Bedava dağıtılan kitapların içi bilgiden ve sorgulayıcı bakış açısından yoksun. Adalet sistemi her zaman ağır ve aksaktı. Fakat bu iktidar döneminde masumiyet karinesi diye bir şey kalmadı. İnsanların masumiyeti anlaşılana kadar yuvaları yıkıldı, işleri battı, ölümle burun buruna geldiler. Suçluların ise suçu anlaşılana kadar kahraman ilan edildiler, bakanların elinden plaket aldılar, gazetelerde boy boy resimleri yayınlandı, hükümet sözcüleri tarafından avukatlıkları yapıldı ve günün sonunda ceplerini doldurup yurt dışına kaçtılar. Dün ak dediklerine bugün kara, kara dediklerine ak demeyi huy edindiler.
Demokrasilerde halk tüm yanlışları denedikten sonra doğruyu bulurlar, demiş Churchill. Lakin ikinci bir demokrat parti vakası ile karşı karşıyayız. Geçmişle hesaplaşacağız diye Cumhuriyet ile hesaplaşılıyor. Mustafa Kemal'i tek adam diye diktatörleştirenler, Padişah'ı göklere çıkartıyorlar. Dün ile bugünü kıyaslarken yarınlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz.
Savaşın bir kazananı olmayacak. yüzlerce nur yüzlü vatan evladı şehit olacak. Milli servet dağa taşa atılarak harcanacak. Doğru bir dış politika uygulansa idi Suriyeli göçmenlere harcanan paralar ile ülkenin kendi ihtiyaçlarının giderilebileceği anlaşılacak. Anadolu'daki yoksul ve damsız okullar kaderine terk edilmeye devam edilecek. Öğretmenler veya diğer kamu personeli adayları kadro beklemek ile yılları heba olacak. Gelir dağılımı adaletsizliği git gide artacak. Yerli para değer kaybetmeye devam edecek. Kadına şiddet azalmak yerine daha da artacak. Çocuk gelinlerin kaderinde herhangi bir değişiklik yok. Bilim ve sanat alanındaki gelişmelerden bir haber kalmaya devam ederken diyanet işlerinin bütçesinde ve personel artışındaki hıza yetişemeyeceğiz. Aklıma gelmeyen daha bir sürü yanlış giden şeyler var. Ve 2019 seçimlerine doğru giderken tüm bu aksaklıkları konuşamayacağız bile; çünkü birileri çıkıp ama Afrin var, ama milli ve yerli duruş, ama savaştayız deyip kendi ekmeklerine yağ sürecek. Ve en iyi ihtimal biz daha ileriye gideceğimiz yerde tekrardan başa döneceğiz. Cehaletimiz daha da artmış, daha çok şehit vermiş, işsizler topluluğumuz daha da artmış bir şekilde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder