Malum Pazar günü iktidar partimizin 4.Olağan kongresi yapıldı. Gerçekten büyük bir gövde gösterisi idi. Yabancı basının akredite olması, yabancı devlet adamlarının kongrede hazır bulunması, Türk siyasetinde tabiri caizse küçük takımların büyük golcüleri diyebileceğimiz kişilerin Ak Parti'ye katılması, binlerce kişinin hınca hınç doldurduğu bir salonda Başbakana sevgi seli gösterilmesi evet bunlar güzel görüntülerdi. Bir ülke bir adım daha ileriye gidecekse bu siyasilere olan güvenin gösterilmesinden geçer. Tabi ki siyasiler bunu istismar etmez ise...Şimdi yine eleştiriye başlayacağım, tabi böyle olunca beni eleştiren arkadaşlarıma şunu da söylemek isterim maalesef ne sağcı ne de solcu olabildim. Ülkeye tek bir çerçeveden bakamıyorum. Yani sıradan bir vatandaş olup hele de biraz eğitim almışsan devlet büyüklerin bu söyledikleri ve yaptıklarından sonra eleştirmemek elde değil. O zaman başlıyorum Pazar günü Olağan kongerenin bana düşündürdüklerini açıklamaya...
1) 10 yıldır CHP'nin tezatlıklarını eleştiren iktidar hiç kendi söylemlerinin nasıl bir etki yarattığını düşünmez mi? Bu ülke 10 yılda her alanda yol katetti. Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim şimdi. Sağlık ve eğitim harcamalarının bütçedeki payı savunma harcamalarını geçti. Fakat sağlık ve eğitim alanında gerekli reform yapılamadı. 10 yılda 3 eğitim bakanı değişti her gelen enkaz aldığını söyledi. Türkiye'ye belediyecilik anlayışını kazandıran yani sunduğu hizmetlerle ön plana çıkan iktidar ÖSYM'nin sunamadığı eğitim hizmetine sesini çıkarmamaya devam ediyor. Böyle önemli bir kurumun her yaptığı sınavda da şaibe ve şüphe olmaz ki.
2) Bölgede geçmişimizin bize biçtiği kaftan ile liderliğe soyunalım dedik. 10 yılda Ortadoğu'da bütün ülkelerin iktidarları ve sınırları değişti. Milyonlarca insan öldü,aç ve evsiz kaldı. Toprakları ve doğal kaynakları bilfiil işgal altında. Ortadoğu da istikrar ve huzur kalmadı. Bugün Suriye'li kardeşlerimiz için mücadele edenler Türkiye'nin destek verdiği Conilerin öldürdüğü milyonlarca Irak'lı için neredeydi.
3) Bir ülke terörle ile mücadelede terör örgütünün liderini yakaladığı halde terörde bir adım bile mesafe kat edemiyorsa, binlerce vatan evladının ölümünden sonra mücadele yerine müzakere masasına oturuyorsa bunu eleştirmeyelim de neyi eleştirelim. Kendini lider gören ülke 9 sivil vatandaşının öldürüldüğü olayda, binlerce şehidini gömdüğü ortamda gerekli tepkiyi gösteremiyorsa neyleyim böyle hükümeti...
4) Filistin'deki zulüm yıllardır devam ediyor. Vicdansız bir ambargo, binlerce aç ve yoksul insan, her sokakta ölüm ve feryad...Hamas lideri kongrede milleti selamlıyor, yardımlar toplanıp filistine gönderiliyor, yaralı insanlar tedavi ediliyor. Öte yandan açık ve gizli anlaşmalarla İsrail ile olan ilişki devam ettiriliyor sözde stratejik ortaklık bozulmasın diye. İsrail'in silahına mermiyi koyan biz, yaralı Filistinlileri tedavi eden de biz.
5) 3 tarafı denizlerle çevrili iken; Rusya, Irak, İran ve Azerbaycan gibi yeraltı zenginliklerine sahip ülkelerle komşu iken dünyanın en pahalı benzinini kullanmak, aylık gelirinin en az %25 ini faturalara yatıran bir ülke olmak başarı ister.
6) İktidar hep ekonominin ne kadar iyiye gittiğinden bahseder. Aslında haklı yanları var, piyasa hassas bir terazi üstünde en ufak bir olumsuzlukta çabuk yön değiştirebiliyor. Ama insanları da aptal yerine koymanın manası yok. İstatistik koca bir yalandır. Artan ihracat rakamları ve dış ticaret haddi söylenirken kimse ithalat rakamlarına değinmiyor. Kişi başına milli gelir arttı denilirken kişi başına düşen borçtaki artıştan kimse söz etmiyor. Gıda,giyim ve barınma gibi temel ihtiyaçların %80'ini kredi kartları ile karşılanırken, TOKİ bu kadar konut yaparken hanehalkının %60'ı kirada otururken, çalışanların yaklaşık %40'ı asgari ücret ile çalıştırılırken, her 4 gençten biri işsiz iken, zengin ile fakir arasındaki gelir adaleti katsayısı 16 katına çıkmış iken kimsenin sesi çıkmıyor. Artan tüketimi zenginlik ile karıştıran bir toplum olduk. Her gencin cebinde 24 ay taksitle ile alınmış telefonlar, ipad'ler...
7) Ülkeye giren dolarlar ile övünürken kimse bunun kaynağını merak etmiyor. Bundan on yıl önce krizden çıkan Türkiye'yi tek haneli enflasyon ve faiz rakamlarına kavuşturan hükümet ne oldu da gelir dağılımında adaleti sağlayamadı. Düşen enflasyona rağmen hanehalkı ay sonunu getirmek için kredi kartlarına muhtaç. Piyasada dönen çek ve senet sayısı patlama yapmış. Televizyonlarda çıkıp işadamları ülke ekonomisinden çok memnunuz diyecek tabi ki. Gelir vergisinde ve kurumlar vergisinde hiçbir ülkenin vermediği muaflıklar, kayıtdışılığın engellenmemesi, döviz kurunun yüksek olması böyle bir ortamda tabi iş adamları şikayetçi olmaz, zenginliğine zenginlik katar. Önemli olan çalışanların,emeklilerin yani sabit gelirlerin bu büyük pastadan ne kadar dilim aldığı...
Velhasıl kelam siyaset anti depresan gibi kullanılmakta bizim ülkemizde; fakat aşırı kullanıldığından insanlarımız yapılan herşeye karşı duyarsız ve tepkisiz. Olumlu şeyleri alkışlıyorsak, olumsuzlukları da görmeli ve dile getirmeliyiz.
1) 10 yıldır CHP'nin tezatlıklarını eleştiren iktidar hiç kendi söylemlerinin nasıl bir etki yarattığını düşünmez mi? Bu ülke 10 yılda her alanda yol katetti. Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim şimdi. Sağlık ve eğitim harcamalarının bütçedeki payı savunma harcamalarını geçti. Fakat sağlık ve eğitim alanında gerekli reform yapılamadı. 10 yılda 3 eğitim bakanı değişti her gelen enkaz aldığını söyledi. Türkiye'ye belediyecilik anlayışını kazandıran yani sunduğu hizmetlerle ön plana çıkan iktidar ÖSYM'nin sunamadığı eğitim hizmetine sesini çıkarmamaya devam ediyor. Böyle önemli bir kurumun her yaptığı sınavda da şaibe ve şüphe olmaz ki.
2) Bölgede geçmişimizin bize biçtiği kaftan ile liderliğe soyunalım dedik. 10 yılda Ortadoğu'da bütün ülkelerin iktidarları ve sınırları değişti. Milyonlarca insan öldü,aç ve evsiz kaldı. Toprakları ve doğal kaynakları bilfiil işgal altında. Ortadoğu da istikrar ve huzur kalmadı. Bugün Suriye'li kardeşlerimiz için mücadele edenler Türkiye'nin destek verdiği Conilerin öldürdüğü milyonlarca Irak'lı için neredeydi.
3) Bir ülke terörle ile mücadelede terör örgütünün liderini yakaladığı halde terörde bir adım bile mesafe kat edemiyorsa, binlerce vatan evladının ölümünden sonra mücadele yerine müzakere masasına oturuyorsa bunu eleştirmeyelim de neyi eleştirelim. Kendini lider gören ülke 9 sivil vatandaşının öldürüldüğü olayda, binlerce şehidini gömdüğü ortamda gerekli tepkiyi gösteremiyorsa neyleyim böyle hükümeti...
4) Filistin'deki zulüm yıllardır devam ediyor. Vicdansız bir ambargo, binlerce aç ve yoksul insan, her sokakta ölüm ve feryad...Hamas lideri kongrede milleti selamlıyor, yardımlar toplanıp filistine gönderiliyor, yaralı insanlar tedavi ediliyor. Öte yandan açık ve gizli anlaşmalarla İsrail ile olan ilişki devam ettiriliyor sözde stratejik ortaklık bozulmasın diye. İsrail'in silahına mermiyi koyan biz, yaralı Filistinlileri tedavi eden de biz.
5) 3 tarafı denizlerle çevrili iken; Rusya, Irak, İran ve Azerbaycan gibi yeraltı zenginliklerine sahip ülkelerle komşu iken dünyanın en pahalı benzinini kullanmak, aylık gelirinin en az %25 ini faturalara yatıran bir ülke olmak başarı ister.
6) İktidar hep ekonominin ne kadar iyiye gittiğinden bahseder. Aslında haklı yanları var, piyasa hassas bir terazi üstünde en ufak bir olumsuzlukta çabuk yön değiştirebiliyor. Ama insanları da aptal yerine koymanın manası yok. İstatistik koca bir yalandır. Artan ihracat rakamları ve dış ticaret haddi söylenirken kimse ithalat rakamlarına değinmiyor. Kişi başına milli gelir arttı denilirken kişi başına düşen borçtaki artıştan kimse söz etmiyor. Gıda,giyim ve barınma gibi temel ihtiyaçların %80'ini kredi kartları ile karşılanırken, TOKİ bu kadar konut yaparken hanehalkının %60'ı kirada otururken, çalışanların yaklaşık %40'ı asgari ücret ile çalıştırılırken, her 4 gençten biri işsiz iken, zengin ile fakir arasındaki gelir adaleti katsayısı 16 katına çıkmış iken kimsenin sesi çıkmıyor. Artan tüketimi zenginlik ile karıştıran bir toplum olduk. Her gencin cebinde 24 ay taksitle ile alınmış telefonlar, ipad'ler...
7) Ülkeye giren dolarlar ile övünürken kimse bunun kaynağını merak etmiyor. Bundan on yıl önce krizden çıkan Türkiye'yi tek haneli enflasyon ve faiz rakamlarına kavuşturan hükümet ne oldu da gelir dağılımında adaleti sağlayamadı. Düşen enflasyona rağmen hanehalkı ay sonunu getirmek için kredi kartlarına muhtaç. Piyasada dönen çek ve senet sayısı patlama yapmış. Televizyonlarda çıkıp işadamları ülke ekonomisinden çok memnunuz diyecek tabi ki. Gelir vergisinde ve kurumlar vergisinde hiçbir ülkenin vermediği muaflıklar, kayıtdışılığın engellenmemesi, döviz kurunun yüksek olması böyle bir ortamda tabi iş adamları şikayetçi olmaz, zenginliğine zenginlik katar. Önemli olan çalışanların,emeklilerin yani sabit gelirlerin bu büyük pastadan ne kadar dilim aldığı...
Velhasıl kelam siyaset anti depresan gibi kullanılmakta bizim ülkemizde; fakat aşırı kullanıldığından insanlarımız yapılan herşeye karşı duyarsız ve tepkisiz. Olumlu şeyleri alkışlıyorsak, olumsuzlukları da görmeli ve dile getirmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder