7 Nisan 2013 Pazar

Modern Kölelik: Ucuz Hayaller, Sahte Zenginlik...

           Her geçen gün hayatın gerçekleri yüzüme çarptıkça yolumda daha dikkatli ve yere sağlam basarak ilerliyorum. Kolay bir süreçten geçmiyoruz. 6 yaşında başlayan bir serüven 22 yaşında sona eriyor. Kimileri hayatın gerçekleri ile çok erken yaşta karşılaşıyor kimileri daha geç. Ama farketmiyor; çocukluktan yetişkinliğe, öğrencilikten iş hayatına geçiş her zaman insan üzerinde strese ve sıkıntıya sebep oluyor. Şu an o stresi ve sıkıntıyı yaşayan birisi olarak sisteme ve düzene karşı bir kamyon dolusu küfür etmek istiyorum.

           Merak ederdim o diplomayı neden rulo yapıp verirler diye meğersem sırf bize kolaylık olsun diyeymiş. Buyrun gençler böyle oturun. Elimde ingilizce kitabı ile Bakırköy'de dershaneye giderken gözüme çarpan yüzlerce insan aklımda. Yaşlısından gencine kadar hepsi farklı bir dünyada yaşıyor sanki. Kızlar son moda kıyafetler, bir ton makyaj, beyaz gülüşler ortalığı kasıp kavuruyor. Ergen erkekler one direction tipi saçlar, dar paça pantolonlar, köşe başında geçen güzel kızları etkilemenin derdinde. Dershaneye giden güruh s.kerim  ÖSYM'yi genciz biz öpüşcez, koklaşcaz , eğlenicez modunda...

            Birileri insanlara farkında olmadıkları bir afyon enjekte etmiş. Damardan mı desem nerden enjekte etmişlerse artık. Giren şemsiye açılmış bana mısın diyen yok. Üniversite okumak ayrıcalık olmaktan çıkmış, her dört mezundan biri iş bulamıyor. Eskiden iyi bir hayata ve kariyere sahip olmak için üniversite okuyanlar artık olmadı tezgahtar olurum düşüncesi ile okuyor. Farkında olmadan birileri ünlü oluyor. Paraya para demiyor. Yeni sanatçılar, yeni siyasetçiler, yeni müteahhitler türüyor. Ülke zenginleşiyor, zenginler daha zengin oluyor; ama vatandaş yerinde saymaya devam ediyor. Aileler çocuklarını dershaneye göndermek için çalışıyor, üniversiteyi kazanınca rahat okusun diye çalışıyor, okul bitince iş bulabilsin diye didiniyor. Evlenecek yaşa geldiğinde onlara destek olmak için çalışıyor. Yani bir ömür; bir lokma ekmek bir yudum mutluluğun peşinden koşarak geçiyor.

              Robespierre ne diyor: "Pohpohlanan ama hor görülen, egemen ilan edilen ama köle gibi davranılan halkım! Unutmayın, adaletin hüküm sürmediği her yerde hakim güçlerin hırsları hüküm sürer, insanlar ise sadece zincirlerini değiştirmiş olurlar, kaderlerini değil...Dürüst insanların ceza görmeden ülkelerine hizmet edebilecekleri zaman daha henüz gelmedi!"

               Adalet nedir diye kendime soruyorum bazen. Kesinlikle isyan etmiyorum hele hele Allah'ın adaletini sorgulayacak biri asla değilim. Evet şurası bir gerçek ki; dürüst kalmak, kendi halinde yaşamak, aza kanaat etmek bile bu devirde insana çok görülen bir şey. Hep daha fazlası için mücadele isteniyor. Emeğin değerinin kalmadığı, alın terinin ucuza satıldığı, babana bile güvenmeyeceksin lafının ağızdan eksik olmadığı bir dönem. Bırakın devlet dairesini , normal bir yerde çalışabilmek için bile eş,dostun el ayak olması ile iş bulabildiğin bir düzende nereye kadar huzurlu olabileceğiz.

               Nerede o eski güzel günler. Sabahında misket oynayıp, akşamın da mahalle arasında top koşturan çocuklar. Bir ülker çikolatalı gofret ile yüzünde kocaman gülücük beliren çocuklar. Bırakın gençliğimizi, geleceğimizi o masum ve sıradan çocukluğumuzu bile kaybetmişiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...