Zaman bir kum tanesi gibi avucunun arasından akıp giderken, aynadaki yüzün yıllara meydan okumaya direnir. O gün gelir bir kalp çarpıntısı ile başlar herşey. Aklın kalbine söz geçiremez, dünyayı toz pembe görmeye başlarsın. Hem görmeyip de ne yapacaksın. Bu ömür çalışarak, iki lokma ekmeğin peşinden koşarak, üç kuruş paranın hesabını yaparak geçmez ya.
Sıcacık bir yuva, boy boy çocuklar, mutlu bir aile, gülen yüzler...Bugün bunların hepsini bir arada görme fırsatım oldu. Amcalarımın, halamın çocukları ile bir araya geldiğimizde birlikteliğin tadını almayalı yıllar olmuş onu anladım. En son böyle bir araya geldiğimizde kimimiz yerde emekliyordu, kimimiz okula yeni başlamıştı, kimimiz de daha ergenliğine yeni girmişti. Şimdi ise kendi ayakları üzerinde duran bir düzine insan, biz oturup sohbet ederken etrafımızda koşuşturan dünyalar güzeli çocuklar. Babalar dede, anneler nine olmuş, kuzenler anne, baba velhasıl kelam geniş ve mutlu bir aile olmuşuz.
Sıcacık bir yuva, boy boy çocuklar, mutlu bir aile, gülen yüzler...Bugün bunların hepsini bir arada görme fırsatım oldu. Amcalarımın, halamın çocukları ile bir araya geldiğimizde birlikteliğin tadını almayalı yıllar olmuş onu anladım. En son böyle bir araya geldiğimizde kimimiz yerde emekliyordu, kimimiz okula yeni başlamıştı, kimimiz de daha ergenliğine yeni girmişti. Şimdi ise kendi ayakları üzerinde duran bir düzine insan, biz oturup sohbet ederken etrafımızda koşuşturan dünyalar güzeli çocuklar. Babalar dede, anneler nine olmuş, kuzenler anne, baba velhasıl kelam geniş ve mutlu bir aile olmuşuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder