6 Eylül 2015 Pazar

Güneşin Batışında , Denizin Kıyısında...

            Zar zor kurduğumuz hayatı kendimize yakıştıramıyorduk, diyordu bir şair. Emekleyemeden koşmaya başladığımız bu dünyada çok engele takılıp düştük , dizlerimiz parçalandı , gözümüzden yaşlar aktı , hayallerimiz suya düştü , sevdiğimiz kız terketti belki de hiç bize ait olmadı. Bunca kalabalığın içinde hep yalnız kalmayı yeğledik.  Çünkü nasihate değil , bir parça huzura ihtiyacımız vardı.

            Hayatta artık geri dönülemez bir noktaya geldiğimiz olur , bazen daha da ileriye gidemeyeceğimizi düşünürüz ve genelde öyle olur. İşte o noktaya geldiğimizde olanı biteni sessizce kabullenmekten başka çaremiz yoktur. Bu yüzden hayatta kalmayı başarırız öyle değil mi? Her hafta sonu mutlaka boğazın karşısında bir bankta oturup elimde kitabımla manzarayı seyrederim. Arada arkama dönüp o güzelim evlerde oturan şanslı insanları da hayal etmeyi unutmam tabi ki de. Keşke göründüğü kadar güzel olsa memleketim.


             Birileri balya balya dolar basarken, sahte zenginliği başarı sayıp delicesine borçlanan ülkemin güzel insanları. Dolar kuru inip çıkarken , şehitlerin kanıyla topraklar sulanırken  ve televizyonlarda birileri hala bizimle taşak geçerek para kazanırken  sen metaneti sakın kaybetme emi? Çocuğun öldüğünde vatan sağolsun , evin yandığında canın sağolsun , borca düştüğünde dostlar sağolsun...

              Kaybedecek bir şeyin olmadığını anladığında daha bir sağlam basarsın yer küreye. Misal hiç sahip olamayacağın hayatı kazanmanın hayalini kurmazsın ,  siyasetin kirli diline takılıp kalmazsın , bu değirmenin suyu nereden geliyor demiyorsa millet onlara inat kendi ekmeğini taştan çıkartırsın. Canına minnet yaşarsın , kariyer illetine takılmazsın. Belki yapamayacağın bir şey vardır , o da çalıştığın yerde ciğeri beş para etmez insanlara katlanmak zorunda kalırsın. Hani yüzüne gülüp , arkandan kuyunu kazanlar var ya ; gün geçtikçe hayatı zorlaştıranlar.  İşte bu da senin sabrının tuzu biberi olsun.

               Tolstoy kağıdı karalarken yazmış ya bir kenara :" Hayat bizi dört işlemle sınar; gerçeklerle çarpar , ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der."  Ben olana bitene hep farklı bir pencereden baktım , sessizce izledim olanı biteni , yeri geldiğinde tutmadım kahkahamı, avazım çıktığı kadar bağırdım esen rüzgara doğru. Vakti gelmediği için sevemedim kimseyi , vakit zamansız olduğu için kimse de sevdirmedi kendini. Hep bir duruşum olsun istedim bu hayatta. Burnunun dikine ama körü körüne değil. Bir rengim olsun istedim ama diğer renkleri de sevmekten vazgeçmedim. Son zamanlarda bakmayın karamsarlığıma , bende bilirim aslında küçük şeylerle mutlu olmayı. Sadece bu kadar bokun içerisinde bulmaya üşeniyorum  hepsi bu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...