19 Mart 2016 Cumartesi

Kendime Yeni Bir Ben Lazım...

     Sertab Erener arkamda bıraktığım koskoca bir yılı 4 dakikalık bir şarkı ile ne kadar da güzel anlatmış. Yeni bir aşk, yeni bir iş yine  gülecek bir neden lazım. Kısacası kendime yeni bir ben lazım. Bir çalar saat sesi ile başlayan güne kocaman gülümseyemiyorum belki ama. Kravatımı sıkı sıkı boynuma dolarken aynada yamuk dişlerime gözüm takılmıyor değil. Elimde kitabımla metroya yürürken hayal kurmaya ve parmaklarımı şıklatarak ritim tutmaya devam ediyorum. 

    Okuyacağım yüzlerce kitap, kat edeceğim kilometrelerce yol, tanıyacağım nice insanlar, düşündürmeye sevk edecek onlarca film ve peşinden koşacağım hayallerim var. Stresten kıvranırken her şey yolunda diye kendimi teskin etmeye devam edeceğim. Kardeşim ben farkında olmadan büyümeye devam ederken, saçlarım beyazlaşıyor ve ben gün geçtikçe daha da mı olgunlaşıyorum ne! Kendimi hep gülümserken hatırlıyorum. Sanırım iş stresi ve gelecek kaygısı beni de biraz olsun asık suratlı bulldog köpeğine çeviriyor. Yakında ağzımdan salyalar akıtarak ısıracağım birilerini. 

 

 Koskoca bir yıl gencecik adamları aldı götürdü hayatımızdan. Kadere iman testinden geçtik, ölümün soğuk yüzü ile karşılaştık. Geçmişte kalan güzel günleri film şeridi yaptık gözlerimizin önünde, usulcana ağlarken duvar kenarında geceleri sabah yaptık. Hep içime atıyorum ama artık birilerine anlatmam gerek. Bir kere geliyoruz şu üç günlük dünyaya, yeterince derdimiz var yenilerine bir başkaları da eklenmesin artık. 



       
       İnsanların hatıralarında usulcana yer edindiğimi fark ettim. Yazdıklarımla, söylediklerimle, kalp yüzün aynasıdır derler. Ya olduğum gibi göründüm ya da göründüğüm gibi oldum. Kendi hatalarımdan ders çıkaracak kadar yüzleştim kendimle. Kibirden dolayı bir karış havalandığımda ilk tokadı ben indirdim hep kendime. Herkes bir nedeni var mı diye soruyor ama bilin isterim. Kendini sevip de mutlu edemeyen insan, başkasının mutluluğuna talip olmasın. Ben henüz ilk aşamayı geçemedim. O yüzden bekleyişteyim. 

        26 yaşımda hala başarılı olmanın ne demek olduğu bilmiyorum. O yüzden yaptığım her işin sonunda  vicdanımın sesini dinliyorum. Eğer içime siniyorsa başkalarının ne dediği umrumda olmuyor. Para, para, para... Yarın yaşayacağımın garantisi yok iken çok kazanmak benim neyime. Yeter ki aza kanaat edecek gücüm olsun. Borcum olduğu için bazı şeyleri yarına ertelediğimin farkındayım. Fakat bir gün tasmasını kopartan köpek gibi serbest kalırsam, bilinçsizce koşup nefes nefese kalmaktan da korkmuyor değilim. Bugüne kadar hiç bir kıza söz vermedim. O yüzden hala hazır olacağım günü bekliyorum. Pastanın mumlarına üflerken dilek tutuyoruz ya, sanırım ne dilediğimi söylememe gerek yok. Az çok tanıyanlar bu hayattan ne beklediğimi biliyor. İşte o hayatta beraber olmak dileğiyle....

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...