Günler, aylar birbirini kovalarken koskoca yılları geride bıraktığımın farkına yeni yeni varıyorum. 72 yıl yaşayacağımı varsayar isem ömrümün üçte birini tüketmişim. Uzun bir öğrencilik deneyiminden sonra iş hayatına adapte olmak gerçekten zor oldu. İşe girene kadar aldığımız kararlar hep çocukcaydı, masumdu. Hata yapmak keyifliydi. Bir yılı geride bırakırken istifa mektubumu yetkilime verdim. Kendime tanımış olduğum süreyi doldurduğumu düşünüyorum. Bir an önce askere gidip artık hayallerimin peşinden koşmamın zamanı geldi. Çok şeyden vazgeçtim, hayallerimi hep bir sonraya erteledim ailem için. Fakat artık dayanacak gücüm kalmadı.
Bazen düşünüyorum da bazı şeyleri bu kadar çok düşünmeme rağmen nasıl böyle sakin ve güleryüzlü kalabildim. Fiziksel olarak çöktüm diyebilirim. Saçlarım beyazladı, sporu bıraktım kilo aldım galiba sefilleri oynuyorum. Kendimi hayal dünyama hapsettim. Kimsenin bana zarar veremeyeceği bir dünya. Orada mutluyum, platonik ilişkilerim var, kariyer kaygısı yok, birilerine kendimi ispatlamak zorunda değilim. Ama aynı zamanda gerçek hayat da devam ediyor. Birileri başarıyor, birileri mutlu, birileri zorluklara göğüs geriyor. Bense hep kaçıyorum.
Çocukken iki kulvarda yarışıyordum. Derslerim iyiydi annem hep oku bir diploman olsun, çok oku bir gün ben sana yeter diyene kadar derdi. Evet istediğini gerçekleştirdim. Hatta öyle bir duruma geldik ki eve elimde kitapla girince kavga ediyoruz onunla. Futbolcu olacaktım sanki yeteneğim de vardı ama şansım yoktu. Doğru zamanda doğru yerde olamadım. Hayal kırıklığı olarak anılarımda kaldı.
Şimdi yine bir hedef koydum önüme. Evet engeller her zaman ki gibi var. Ve en büyük engel benim hayal gücüm. Bugüne kadar çok kitap okudum, çok film izledim. İdeal hayatlar üzerine kurdum dünyamı. Will Smith'in filmlerindeki gibi bir adam olmak istiyorum veya Jack London'ın romanlarındaki gibi. Sonum belki Martin Eden'inki gibi de olabilir. Çok fazla bir şey istemedim. Sabahları koşarak gidebileceğim bir iş, her akşam kapıyı güler yüzle açan bir eş, halime hep şükredeceğim bir yaşam....Neyse hayal kurmaya başladım sanırsam yine. Başarılar diliyorum tüm sevdiklerime. Kıskanmıyorum başarılarınızı, mutluluğununuzu veya zenginliğinizi. Sadece biraz kırıntılarından istiyorum çok mu?
Bazen düşünüyorum da bazı şeyleri bu kadar çok düşünmeme rağmen nasıl böyle sakin ve güleryüzlü kalabildim. Fiziksel olarak çöktüm diyebilirim. Saçlarım beyazladı, sporu bıraktım kilo aldım galiba sefilleri oynuyorum. Kendimi hayal dünyama hapsettim. Kimsenin bana zarar veremeyeceği bir dünya. Orada mutluyum, platonik ilişkilerim var, kariyer kaygısı yok, birilerine kendimi ispatlamak zorunda değilim. Ama aynı zamanda gerçek hayat da devam ediyor. Birileri başarıyor, birileri mutlu, birileri zorluklara göğüs geriyor. Bense hep kaçıyorum.
Çocukken iki kulvarda yarışıyordum. Derslerim iyiydi annem hep oku bir diploman olsun, çok oku bir gün ben sana yeter diyene kadar derdi. Evet istediğini gerçekleştirdim. Hatta öyle bir duruma geldik ki eve elimde kitapla girince kavga ediyoruz onunla. Futbolcu olacaktım sanki yeteneğim de vardı ama şansım yoktu. Doğru zamanda doğru yerde olamadım. Hayal kırıklığı olarak anılarımda kaldı.
Şimdi yine bir hedef koydum önüme. Evet engeller her zaman ki gibi var. Ve en büyük engel benim hayal gücüm. Bugüne kadar çok kitap okudum, çok film izledim. İdeal hayatlar üzerine kurdum dünyamı. Will Smith'in filmlerindeki gibi bir adam olmak istiyorum veya Jack London'ın romanlarındaki gibi. Sonum belki Martin Eden'inki gibi de olabilir. Çok fazla bir şey istemedim. Sabahları koşarak gidebileceğim bir iş, her akşam kapıyı güler yüzle açan bir eş, halime hep şükredeceğim bir yaşam....Neyse hayal kurmaya başladım sanırsam yine. Başarılar diliyorum tüm sevdiklerime. Kıskanmıyorum başarılarınızı, mutluluğununuzu veya zenginliğinizi. Sadece biraz kırıntılarından istiyorum çok mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder