17 Kasım 2014 Pazartesi

Hayaller Dükkanı

              Yıllar önce serüven annemin Şeker Portakalı'nı hediye etmesi ile başladı. Okuldan sonra sokak aralarında top peşinde koşarken ,hayal dünyama futbol topundan başka şeylerde girmeye başladı. Bu zamana kadar sayfa aralarında geçti ömrüm, kitap ayraçlarının kenarlarına aldığım notları gülümseyerek hatırladım. Dertler kursağıma kadar geldiği her anda derin bir nefes almasını bildim. 2 yıl oldu okul biteli. 2 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti belki ama içine çok şey sığdırdım. Yüzlerce yeni kitap girdi ömrüme, tertibim dediğim onlarca askerlik dostum oldu, emeğimle kazandığım helal paranın hiçbir şeye değişilmeyeceğini öğrendim.

                Kendime yalan söylemeyi bir türlü beceremedim. Kimse sormadı bana ne istediğimi. Hep birileri örnek gösterildi. Küçük hayallerim büyük başarıların hep gölgesinde kaldı. Beni bilenler bilir, heyecan ile anlatırım aklımdan geçenleri. Yüzüm kızarır biraz, utandığımdan mı desem, fıtratımdan mı bilemedim. Ailemin istediği bir evlat yolunda olmaya gidiyorum sanırsam. İyi bir şirkette, güzel bir pozisyonda, bol mesaili, takım elbiseli Murat olarak emin adımlarla ilerliyorum. Her sabah küfrederek uyanıyorum, sabah 7 metrosuna koşarak yetişiyorum, saat tam 7:32'de Levent'te iniyorum. Büyükdere caddesinde 3 dakika yeşil ışığın yanmasını beklerken ömür biçiyorum kendime. Şans denilen şey nedir? Hep beklediğim fırsatın ucundan tuttum fakat mutluluk geldi mi?

                   Yalan yok, sabır taşımın çatlamasını bekliyorum. Uslu ve söz dinleyen çocuk olmaktan vazgeçeceğim günlere az kaldı. Yüksek lisansıma başlasam, dersten sonra bir gün Üsküdar'da, bir gün Kakıköy'de soluklansam. Demli çayımı içerken beyaz sayfalara hikayelerimi yazsam. Sevdiğim kız için birkaç satır karalarım belki. Söylemeye cesaret bulamıyorum, belki yazarsam ağzımdan çıkacak kelimelerden daha etkili olur. Fakat ona verebileceğim ne var ki diye düşünmüyor değilim? Kariyer yükselen bir grafik değil de sabit veya inişli çıkışlı olacak. Zora ve strese gelemeyeceğim. Parasızlığa alıştığımdan dert etmeyeceğim peki ya o? Çok laf ettiğim babam kadar babalık yapabilir miyim ki...Hayat akışına bırakmaya gelmiyor azizim. O yüzdendir bu düşüncelerim.

                      Uykusuz geceler bırakmıyor yakamı, hayallerimi ertelemeye devam ediyorum. 17 yıl niye dirsek çürüttüm, ne için aldım o diplomayı. Ay sonu bankamatikte gördüğüm rakamlar yüzümde sadece 15 dakikalık gülümsemeye sebep oluyor. Sonrası malum...Üç kuruş paraya, bir takım elbiseye, bankadaki biriken mevduata, bizi değil kariyerimizi seven kadınlara hayallerimizi sattık ya. Helal olsun...

                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...