23 Kasım 2014 Pazar

İnecek Var Durdurun Dünyayı...

               Yıllardır bir bunalım içindeyim. Fakat çok şükür içimdeki efkarı biraz yazarak, biraz okuyarak biraz da gülerek dağıtabiliyorum. Ayak uyduramıyorum durmaksızın değişen dünyaya. Teknolojinin hızına yetişemiyorum, peşinden koşacak da hevesim yok zaten. Her şeyi bir kenara bıraktım, cebimde akıllı telefon yok, ısrarla direniyorum. 24 ay taksitle alıp, göt cebimde taşıyacak kadar mütevazi bir insan olamadım. 17 yıllık emeğimin 45 katlı betondan bir plazada takım elbise giyerek sonuçlandığını görünce anladım. Kendimi özgür kılmak için verdiğim mücadele altın kafese girerek sonuçlandı. Her şeyden vazgeçmeye hazırım. Kariyerimden, para ile olan mücadelemden, sevebileceğim kızlardan...Fakat doğup büyüdüğüm şehre olan inancımı, sevgimi ve hayallerimi kaybedebileceğimi düşünmezdim.

                 Her zaman semtime sahip çıktım. Kızdığım zamanlar olmadı değil, acımasız olan semt değil, zamandı. Sevdiğim insanlar bir bir terk etti bizi. Yepyeni binalarda oturmak için sattılar evlerini, bırakıp gittiler bizi. Veresiye borcuna sahip çıkan mahalleli kalmadı artık. Muharrem ayında eve gelen aşurelerde gözle görülür bir azalma var. Çocukların seslerini kestiler betonarmelerin içinde. Tepesine çıkacağımız incir ağaçları yok artık. Mahalle sakinleri rahat etsin diye otopark yaptılar. Cami cemaatinden, küçük bakkalına kadar hiçbir şey aynı değil artık.

                   Kitapçı da gezerken elimde tarih kitabı geçmişi özlemle anarken, iki tane genç kız bitiverdi yanımda. Harıl harıl tartışıyorlar. Birinin elinde Miley Cyrus, diğerinin elinde Justin Bieber'ın otobiyografisi. Hele bir tanesi öyle bir söz sarf etti ki ; "Ya Justin'in son saç stili ile yazdığı kitabı hangisiydi? " Ulan dedim kendi kendime bu kızların yaşadığı kafayı bonzai içenler yaşamıyor. Yarın bunlar üniversite okuyacak, iş sahibi olacak, anne olacak. Acaba nasıl bir dünya bekliyor bizi...

                     Kitapçı'dan çıktım dedim taze bir hava alayım. Üsküdar'ın havası bağımlılık yaptı bende. Ama dedim marmaray ile Sirkeci'ye geçeyim. Oradan vapur sefası oh miss.. Fakir olsakta İstanbul hepimizin İstanbul'u değil mi? Değil anasını satayım. Çünkü güzelim şehrin her gün am.na itina ile koyuluyor. Kumar masası gibi düşünün İstanbul'u. Adımını atan varını yoğunu koyuyor masaya. Kimileri kaldırımlarda, metrobüs üst geçitlerinde  işportacı, bildiğin hayata zar atıyorlar. Bir yere yetişmek için bavula tıkıştırılır gibi otobüse biniyor insanlar. O da yetmezmiş gibi, bir de boşlukları dolduramadıkları için şoförden azar işitiyorlar. Vapurda kuşlara bütün simit atan gerizekalılar söz de sevaba giriyor. Eminönü'nde yıllardır hamallık yapmaktan başını kaldırıpta Süleymaniye'yi göremeyenlerin, tarihini bir haftalık geziye gelen turistler kadar bilmeyenlerin yaşadığı bir şehirde. Geleceğe umut ile bakmaya çalışıyorum.

                     Yok kardeşim 24 yaşımda bohçamı alıp Trabzon'a gidesim var. Memur olurum, azıcık aşım ağrısız başım. Boztepe'de eşsiz deniz manzarasına karşı alırım semaver çayımı. Çıkarım yaylaya dağ havasını ciğerlerime çekerken okurum kitabımı. Yeşile doyarım, denize bakar geçmişi yad ederim. Ta ki birileri rant için gelip oranın da içine edene kadar. Geçen gün annem bana özgüvenim olmadığını söyledi. Tuttuğumu koparmam lazımmış bu hayatta bir yerlere gelmek için. Bu hayatta herkes tuttuğunu kopartırsa kimseye tutacak bir şey kalmayacak ki. Bir yerlere gelmek istediğimi kim söyledi. Ben kendim olmak istiyorum, mutlu olmak istiyorum. Para olmadan mutluluk olmaz diyecekseniz s.ktirin gidin demek geliyor içimden ama demiyorum.

                   Daha lüks yaşamak için, araba almak için, starbucks'ta kahveye 10 lira vermek için, alışveriş merkezlerini tıka basa doldurmak için para harcıyoruz. O parayı kazanmak için çalışıyor, çalışmak için diploma alıyoruz. Evet kardeşim ben sistemi eleştiriyorum. Ama eleştirirken de aynı boku kendimin yediğiminde farkındayım. İşte bu yüzden başarısız oluyor halk hareketleri. Çünkü kendi ağzından çıkana kulağın bile inanmıyorken, boşver daha iyi bir dünyanın hayalini kurmayı, mutlu olmayı.Hepimiz aynı kervanın yolcusuyuz. Vaktini doldur ve arkanda
pisliğini bırakarak elveda de dünyaya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...