15 Şubat 2015 Pazar

Güzel Şeyler Çocuklukta Kaldı...

     Hayat toz pembeydi bir kere. Çocukluk en büyük hazineydi belki de biz farkına varamadık. Bir çalar saat sesi ile uyanma derdimiz yoktu çünkü annemiz ya öperek uyandırırdı ya da yanağımızı okşayarak. Kahvaltısız başlamazdık be güne. Sonra hep beraber giderdik okula, güle oynaya. Akşamleyin sofraya büyük bir ciddiyetle oturulurdu. Siyasete olan ilgimiz taa o zamanlar başladı. Enflasyon o zaman da vardı ama cebimizdeki paranın bir değeri vardı. Koalisyon lafı dillerden düşmezdi oysa şimdi devir tek adam devri.

      Gel zaman git zaman analarımız adam etti bizi. Çektiler kenara nasihat verdiler, sardık mendile yolluk yaptık kendimize. Kilometrelerce uzağa gittik kitapların peşine. Hayat zormuş insan bir başına kalınca anlıyor. Tutunacak o kadar çok dalımız oldu ki, daldan dala konan kuşlar misali konar göçer yaşadık. Birilerini sevdik farkında değildi, birileri sevdi umrumuzda değildi. Dertler deryaydı biz ise bir sandal...

        Sizi bilmem ama ben hep sorguladım, kimi zaman kaldıramadım bu yükü. Çekildim bir kenara usulca izledim olup bitenleri. Çok bir şey istemedim , istemiyorum da. Şu koskoca dünyada insan gibi yaşamak , sıradan bir insan olmak...Başkalarından üstün olmak için uğraşıyoruz. Hayallerimiz ve hedeflerimiz doğrultusunda hareket ediyoruz. Çocuksu duygular ile kendimizi avutup , birilerinin bize layık gördüğü hayat ile yetiniyoruz. Çektiğimiz yokluk bizi öylesine etkilemiş ki ; para her sorunu çözer, para bizi değerli kılar, insanı mutlu ve güçlü yapar diyoruz. Ekonomik büyüme ve teknolojik gelişme her zaman bizim çıkarımıza mı? Rekabet her koşulda büyük balığın küçük balığı yutmasıymış aslında. En talihsizlerin en kötü işleri yaptığı bir dünyada sen kendini düşün. Gemisini kurtaran her zaman kaptandır.

          Ne diyordu Ahmet Kaya; oysa türkü tadında yaşamak vardı hayatı. Bugün bilmem kaçıncı kez Bizim Aile filmini izledim. Aynı sahnede kaçıncı kez kahkaha atmışımdır , o meşhur sahnede Münir Özkul konuşurken hangimizin gözleri yaş ile dolmadı. " Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey.sen mi büyüksün hayır ben büyüğüm, Ben, Yaşar usta.Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. Gözümde pul kadar bile değerin yok. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. "

           İnanın bana tüm güzel şeyler onlarla beraber öldü. Bizim anca filmlerde görebildiğimiz eski güzel İstanbul yok artık. 70'li yılların hayat dersi veren filmleri de. Sevgi neydi sevgi emekti. Peki ya mutluluk hiç tatmadığım salatalık turşusu. Sahi ya turşu en iyi neyden yapılırdı?  Dedim ya tüm güzel şeyleri kendi ellerimiz ile gömdük. Televizyonlardan cinsellik fışkırıyor, gazetelerde ilk sayfa kadın cinayetlerine , ikinci sayfa magazin haberlerine ayrılmış. Çalışana iş mi yok. Sen yeter ki ölümüne çalış. Çünkü bu ülke insanın hakkını yaşarken değil, öldüğünde veriyor. Adalet er ya da geç tecelli ediyor ama sizin bunu görmeye ömrünüz yetmiyor.

           Yine karamsar bir yazı yazdım değil mi! Lanet olsun onca güzel şey varken neden karamsarlığın portresini çiziyorsun. Oysa bonus kafalı ressam gibi şu beyaz sayfaya gülen mutlu insanlar çizebilirsin. Veya masallar ile uyumaya devam ediyorsanız size bir nasihat. Eğer uslu bir çocuk olursanız belki şirinleri bile görebilirsiniz? Olur ya belki görüşemeyiz. Şimdiden iyi günler , iyi akşamlar, iyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...