Her zaman ki gibi bir pazar sabahı , kafamızı yastığa gömüp mışıl mışıl uyumak varken sabahın köründe kız kardeşim Dila'nın hayatı sorgulaması ile uyanıyoruz. Bembeyaz tavana boş gözlerle bakarken acaba rüyamı görüyorum yoksa duyduklarım gerçek mi? Biz ailecek hiçbir zaman kahvaltıya resmi şekilde giyenerek oturmadık. Babam eğer tersinden uyandı ise yüzü sirke satar sofrada. Annem Dila'nın ağzına lokmaları tıkarken; ben de önümden kaçıran varmışcasına saldırırım kahvaltıya...
25 yaşımda aldığım her nefesten, yaşadığım her andan bir anlam çıkarır oldum. Okuduğum binlerce kitap ve izlediğim binlerce filmden sonra hayata şüphe ile yaklaşır oldum. Levent metrosunda dilenen görme engelli amca acaba gerçekten kör müdür diye takip ettiğimde onu dilendiren kızının hakaretlerini duyunca böyle insanlığın ızdırabını s.keyim dedim kendi kendime. Sonra her sabah iflasın eşiğine gelmiş milyon dolarlık şirketin finans elemanı olarak , Clark Kent olarak oturduğum masadan gün sonu emekli memur gibi kalkışıma ne demeli.
Yeni yeni kullanmaya başladığım akıllı telefona hala ısanamadım. Telefon mu çok akıllı yoksa ben mi salağım. Kendi hayal dünyamda mutlu mesut yaşamaya çalışırken, insanların gülen yüzleri her daim yüzüme çarpıyor. Bitmek bilmeyen düğünler , Eyfel kulesini parmak ucu ile küçültenler , sevgilisini öpücüklere boğanlar, arabasının kaportasından kayanlar, yetmedi spor salonunda halteri kaldırırken ıkınanlar...Ben de ancak okuduğum kitapların kapaklarını paylaşayım. Pehh kıçımın kenarı :) 2,5 yıldır çalışıyorum günlerim borç ödeyerek geçiyor. Ama yıkılmadım ayaktayım, hayallerim ile baş başayım. Taksitle aldığımız televizyonda Survivor daha da bir tatlı geliyor. Çünkü kendi açlığımızı bir kenara bıraktık acaba bu adamlar adada kıçını ne ile siliyordur onu düşünüyoruz.
Gecenin bir vakti kan kardeşimle Bulvar'ı bir uçtan bir uca turlarken kızların dedikodusunu yaptık. Onca sene oku , adam ol, elin ekmek tutsun , üç kuruş para koy kenara sonra kız istemeye gittiğinde sorsunlar: Oğlunuz ne iş yapar, benim kızım kirada oturmasın. Anlı şanlı düğün isteriz. Bizim kızımız baba evinde prensesler gibiydi gibi klasik laflara maruz kal. Kontra amaçlı bizimkiler de sizin kızınız ne iş yapar diye sorsa? Cevap hazır.
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Hamarat mıdır? Evi çekip çevirir mi?
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Dikiş nakış?
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Eee o zaman karı - koca çalışır beraber çalışıp para biriktirirler. Kendi evlerini alırlar.
-Kızımızın çok yorulmasını istemeyiz. Biz evinin kadını olmasını tercih ediyoruz.
-Hıııı am.na koyim.
Yani azizim hayat bitmiş okey dönüyor. Ben gelecekten ümidi kestim o yüzden geçmişe sarılarak yaşamaya karar verdim. Gülmek için Devekuşu kabareyi izliyorum. Rahmetli George Carlin'in stand- up showları gülerken düşünmek için birebirdir. Boş vakitlerimde mutlaka bir Üsküdar havası alırım, bana kitaplarım eşlik eder. Akşamları çayım olmazsa olmazımdır, annem bana çay içiyor musun oğlum diye bile sormaz. Hani erkekler ağlamaz derler ya, çatır çatır ağlarım usulca ama. Ölmeden önce izlenmesi gereken film listemi de yapmaya başladım.
Basit ve sıradan insanlarız. En büyük hayalimiz kılı kırk yararcasına biriktirdiğimiz para ile bir ev alabilmek.Sonra huzur içinde ölebiliriz :) Hani olur ya miras kalır piyango çıkar bir ev alırım bizimkilere. İşte o gün istifamı basıp, özgürlüğün tadını çıkaracağım. Nedir kardeşim bu üzerimizdeki hayırlı evlat olma baskısı. Ne olur yani biraz da boş gezenin boş kalfası olsak. Birkaç tane kızın kalbini kırıp ahını alsak. Bizim insanımız tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya çalışan bir topluluk değil mi? Hep biz mi alta yatacağız, biraz da üste çıkalım. Neyse atarlandım yine boş yere. Bu ay kredi kartı borcu kol gibi geldi. Şirkette zaten tadımız tuzumuz yok. Karı - kız işleri dersen her zaman ki gibi Elizabeth'den hallice...
Ulan gökten zembille Monica Belluci'yi indirseler , bize Yıldız Tilbe düşer. O da kafam hafif dumanlı her gece içiyoruz bu gece olmaz başım ağrıyor der. Hadi yine iyisiniz sevgili kürek mahkumları, kimilerinizin beline , kimilerinizin eline kuvvet...
25 yaşımda aldığım her nefesten, yaşadığım her andan bir anlam çıkarır oldum. Okuduğum binlerce kitap ve izlediğim binlerce filmden sonra hayata şüphe ile yaklaşır oldum. Levent metrosunda dilenen görme engelli amca acaba gerçekten kör müdür diye takip ettiğimde onu dilendiren kızının hakaretlerini duyunca böyle insanlığın ızdırabını s.keyim dedim kendi kendime. Sonra her sabah iflasın eşiğine gelmiş milyon dolarlık şirketin finans elemanı olarak , Clark Kent olarak oturduğum masadan gün sonu emekli memur gibi kalkışıma ne demeli.
Yeni yeni kullanmaya başladığım akıllı telefona hala ısanamadım. Telefon mu çok akıllı yoksa ben mi salağım. Kendi hayal dünyamda mutlu mesut yaşamaya çalışırken, insanların gülen yüzleri her daim yüzüme çarpıyor. Bitmek bilmeyen düğünler , Eyfel kulesini parmak ucu ile küçültenler , sevgilisini öpücüklere boğanlar, arabasının kaportasından kayanlar, yetmedi spor salonunda halteri kaldırırken ıkınanlar...Ben de ancak okuduğum kitapların kapaklarını paylaşayım. Pehh kıçımın kenarı :) 2,5 yıldır çalışıyorum günlerim borç ödeyerek geçiyor. Ama yıkılmadım ayaktayım, hayallerim ile baş başayım. Taksitle aldığımız televizyonda Survivor daha da bir tatlı geliyor. Çünkü kendi açlığımızı bir kenara bıraktık acaba bu adamlar adada kıçını ne ile siliyordur onu düşünüyoruz.
Gecenin bir vakti kan kardeşimle Bulvar'ı bir uçtan bir uca turlarken kızların dedikodusunu yaptık. Onca sene oku , adam ol, elin ekmek tutsun , üç kuruş para koy kenara sonra kız istemeye gittiğinde sorsunlar: Oğlunuz ne iş yapar, benim kızım kirada oturmasın. Anlı şanlı düğün isteriz. Bizim kızımız baba evinde prensesler gibiydi gibi klasik laflara maruz kal. Kontra amaçlı bizimkiler de sizin kızınız ne iş yapar diye sorsa? Cevap hazır.
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Hamarat mıdır? Evi çekip çevirir mi?
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Dikiş nakış?
- Bizim kızımız üniversite bitirdi.
-Eee o zaman karı - koca çalışır beraber çalışıp para biriktirirler. Kendi evlerini alırlar.
-Kızımızın çok yorulmasını istemeyiz. Biz evinin kadını olmasını tercih ediyoruz.
-Hıııı am.na koyim.
Yani azizim hayat bitmiş okey dönüyor. Ben gelecekten ümidi kestim o yüzden geçmişe sarılarak yaşamaya karar verdim. Gülmek için Devekuşu kabareyi izliyorum. Rahmetli George Carlin'in stand- up showları gülerken düşünmek için birebirdir. Boş vakitlerimde mutlaka bir Üsküdar havası alırım, bana kitaplarım eşlik eder. Akşamları çayım olmazsa olmazımdır, annem bana çay içiyor musun oğlum diye bile sormaz. Hani erkekler ağlamaz derler ya, çatır çatır ağlarım usulca ama. Ölmeden önce izlenmesi gereken film listemi de yapmaya başladım.
Basit ve sıradan insanlarız. En büyük hayalimiz kılı kırk yararcasına biriktirdiğimiz para ile bir ev alabilmek.Sonra huzur içinde ölebiliriz :) Hani olur ya miras kalır piyango çıkar bir ev alırım bizimkilere. İşte o gün istifamı basıp, özgürlüğün tadını çıkaracağım. Nedir kardeşim bu üzerimizdeki hayırlı evlat olma baskısı. Ne olur yani biraz da boş gezenin boş kalfası olsak. Birkaç tane kızın kalbini kırıp ahını alsak. Bizim insanımız tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya çalışan bir topluluk değil mi? Hep biz mi alta yatacağız, biraz da üste çıkalım. Neyse atarlandım yine boş yere. Bu ay kredi kartı borcu kol gibi geldi. Şirkette zaten tadımız tuzumuz yok. Karı - kız işleri dersen her zaman ki gibi Elizabeth'den hallice...
Ulan gökten zembille Monica Belluci'yi indirseler , bize Yıldız Tilbe düşer. O da kafam hafif dumanlı her gece içiyoruz bu gece olmaz başım ağrıyor der. Hadi yine iyisiniz sevgili kürek mahkumları, kimilerinizin beline , kimilerinizin eline kuvvet...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder