Bir Pazar günü , annem parmak uçlarında yürüyerek mutfağa süzülüyor. Babam tüm haftanın yorgunluğunu atarcasına yatakta 2.80 uzanmış. Ben televizyonun başındayım. Tsubasa'nın jeneriklik gollerini seyrediyorum. Derken sofra hazırlanmış. Yüzümde aptal bir gülümseme, babam soluksuz ağzına ekmeği tıkıyor. Sanki biz masada yokmuşuz gibi. Sanırım babasının oğlu olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.
Babamın sırtındayım. Bozkurt'ta tribünler tıklım tıklım. Saha toprak , insanlar heyecanlı , çocukların ağzı kulaklarında. Tellere yaklaşıyorum. Yalvarıyorum Hüseyin abi'ye ne olur beni de alın aranıza diye. Gülümsüyorlar bana , hafiften de alaya alıyorlar. Biz zaten seni bekliyorduk hani nerede formanı getirmemişsin. Yaşlı gözlerle babama dönüyorum. Benim neden formam yok diye. Çok değil bir kaç yıl sonra üzerimden çıkarmamak üzere o kırmızı beyaz formayı giyecektim. Yüzlerce maç , şampiyonluk kupası , unutulmaz dostluklar , sayısız hatıra...
14 yaşındayım , bir maç sonrası yorgunluktan gözlerimin altı kızarmış. Hepimiz mutluyuz. Yine kazandık , emin adımlarla ilerliyoruz. Hayallerimize tutunmaya az kalmış. Hani o ismini sayıklayarak uyuduğumuz futbolcular var ya. Artık biz de onlar gibi olacaktık. Olmadı... Maç sonrası çantamı almış ağır ağır ilerliyorum. Utanıyorum babama nasıldım demeye? İçim içime sığmıyor. Bir söz çıksa ağzından , elalemin ne dediği umrumda değil. Önemli olan babamın takdir etmesiydi. Dedim ya tuhaftı bizim adam. Nasıldım diye sorduğumda? "Siz de topçu musunuz be, biz sizin yaşınızda iken tozu dumana katardık. Bir tekme ile yere düşülür mü..."
Gel zaman git zaman çok sular aktı. Ne istediysem aldı koca yürekli adam; ama ben de her zaman ne istediğimi bildim. Dışı sert içi yumuşaktı , arkadaşlarını ayırdığı vakti bize de ayırmadı belki de. Ama yine dimdik ayaktaydı koca yürekli adam. Bir ev nasıl geçindirilir , hayaller nasıl suya düşer, acı gerçekler nasıl kabullenilir , çaresizliğe nasıl göğüs gerilir, severken nasıl vazgeçilir. Belli etmedi ama hepsini okuduk alın yazısından. Bana veremedikleri için hiç suçlamadım. Çocukluk ya bazen kızdım , bazen kabuğuma çekildim. Ama hiçbir zaman hakkını ödeyemedim.
Dedim ya yıllar geldi geçti. En özel günümde sırtımda cüppe , başımda kep , elimde yılların birikimi diplomam. Yoktu o an yanımda. Olsun ben onun yerine de kaldırdım ellerimi havaya. Karşısına dikildiğimde farklı fikirlerimle yadırgamadı beni. Hesap sormadı bir kere, yanlışsın demedi. Çünkü onun doğrularını değil , kendi yanlışlarımdan doğrularımı bulmama müsade etti.
Arada parasızlıktan dem vurduğumuzda baba ya; öğüt veresi tuttu. Devlet kapısı yağlıdır , sırtını yasla. Ben götüremedim , sen götür. Aslında kendisi de inanmıyor dediklerine ya. Baba işte bol keseden atıyor evladına. Her şey bir yana neyi öğrendim o koca yürekli adamdan derseniz. Aza kanaat etmeyi , inatçılığı , küçük şeylerden mutlu olabilmeyi , en ufak şeyleri kafaya takıp hiçbir şeyi umursamamayı. Burnumun ucundaki mutluluğu göremeyip , mutsuzluğumdan dem vurmayı öğrendim. Ve şimdi ufaktan ağarmış saçlarım , hala daha yüzümde asılı olan aptal gülümsemem ve yüzüne söyleyemediğim kelimelerim ile usulcana fısıldıyorum. İyi varsın koca yürekli adam. Ne kadar eski kafalı , sevgisini cebinde biriktiren bir adam olsan da iyi ki varsın...
Babamın sırtındayım. Bozkurt'ta tribünler tıklım tıklım. Saha toprak , insanlar heyecanlı , çocukların ağzı kulaklarında. Tellere yaklaşıyorum. Yalvarıyorum Hüseyin abi'ye ne olur beni de alın aranıza diye. Gülümsüyorlar bana , hafiften de alaya alıyorlar. Biz zaten seni bekliyorduk hani nerede formanı getirmemişsin. Yaşlı gözlerle babama dönüyorum. Benim neden formam yok diye. Çok değil bir kaç yıl sonra üzerimden çıkarmamak üzere o kırmızı beyaz formayı giyecektim. Yüzlerce maç , şampiyonluk kupası , unutulmaz dostluklar , sayısız hatıra...
14 yaşındayım , bir maç sonrası yorgunluktan gözlerimin altı kızarmış. Hepimiz mutluyuz. Yine kazandık , emin adımlarla ilerliyoruz. Hayallerimize tutunmaya az kalmış. Hani o ismini sayıklayarak uyuduğumuz futbolcular var ya. Artık biz de onlar gibi olacaktık. Olmadı... Maç sonrası çantamı almış ağır ağır ilerliyorum. Utanıyorum babama nasıldım demeye? İçim içime sığmıyor. Bir söz çıksa ağzından , elalemin ne dediği umrumda değil. Önemli olan babamın takdir etmesiydi. Dedim ya tuhaftı bizim adam. Nasıldım diye sorduğumda? "Siz de topçu musunuz be, biz sizin yaşınızda iken tozu dumana katardık. Bir tekme ile yere düşülür mü..."
Gel zaman git zaman çok sular aktı. Ne istediysem aldı koca yürekli adam; ama ben de her zaman ne istediğimi bildim. Dışı sert içi yumuşaktı , arkadaşlarını ayırdığı vakti bize de ayırmadı belki de. Ama yine dimdik ayaktaydı koca yürekli adam. Bir ev nasıl geçindirilir , hayaller nasıl suya düşer, acı gerçekler nasıl kabullenilir , çaresizliğe nasıl göğüs gerilir, severken nasıl vazgeçilir. Belli etmedi ama hepsini okuduk alın yazısından. Bana veremedikleri için hiç suçlamadım. Çocukluk ya bazen kızdım , bazen kabuğuma çekildim. Ama hiçbir zaman hakkını ödeyemedim.
Dedim ya yıllar geldi geçti. En özel günümde sırtımda cüppe , başımda kep , elimde yılların birikimi diplomam. Yoktu o an yanımda. Olsun ben onun yerine de kaldırdım ellerimi havaya. Karşısına dikildiğimde farklı fikirlerimle yadırgamadı beni. Hesap sormadı bir kere, yanlışsın demedi. Çünkü onun doğrularını değil , kendi yanlışlarımdan doğrularımı bulmama müsade etti.
Arada parasızlıktan dem vurduğumuzda baba ya; öğüt veresi tuttu. Devlet kapısı yağlıdır , sırtını yasla. Ben götüremedim , sen götür. Aslında kendisi de inanmıyor dediklerine ya. Baba işte bol keseden atıyor evladına. Her şey bir yana neyi öğrendim o koca yürekli adamdan derseniz. Aza kanaat etmeyi , inatçılığı , küçük şeylerden mutlu olabilmeyi , en ufak şeyleri kafaya takıp hiçbir şeyi umursamamayı. Burnumun ucundaki mutluluğu göremeyip , mutsuzluğumdan dem vurmayı öğrendim. Ve şimdi ufaktan ağarmış saçlarım , hala daha yüzümde asılı olan aptal gülümsemem ve yüzüne söyleyemediğim kelimelerim ile usulcana fısıldıyorum. İyi varsın koca yürekli adam. Ne kadar eski kafalı , sevgisini cebinde biriktiren bir adam olsan da iyi ki varsın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder