21 Kasım 2015 Cumartesi

Bir Hazan Sabahı; Ben , Hüznüm ve Geride bıraktıklarım...

Bembeyaz ekrana boş gözlerle bakıyorum. Ne yazsam , ne yapsam , ne olacağım , kimle olacağım, nerelere gitsem... Sorular her daim kafamı kurcalarken cevaplar hep bir adım uzağımda. Hayat akışına bırakılacak kadar kısa değil ve ben bunu her sabah aynanın karşısında kravatı boynuma düğümlerken kendime söyleyecek cesareti bile bulamıyorum.

İnsan olarak bencil kalabalıktan bir kaçış yolu arıyorum ama farkındayım ki; artık ben de bencilim. Kimseye güvenmek istemiyorum , sevemiyorum , hayallerimi paylaşamıyorum, sevincim kursağımda kalırken , üzüntümü yalnız yaşıyorum.  Hep bir saadetin peşinden koşuyoruz. Yepyeni bir kanepe alıyoruz , tam da bizim ihtiyacımız olan. Mutluluğu renkli desenlerin üzerinde parmağımızı gezdirerek arıyoruz. Bir fincan kahve yudumlarken , hele bir de elimizde o çok sevdiğimiz edebiyat dergisi varsa bu hayatta çok şey bekleme. O küçücük kanepede mutlu mesut otur aşağıya...



Popüler kültürden bir kaçış yolu arıyorum, ne kadar kaçmaya çalışsam da kapana sıkışıp kalıyorum. Sürekli bir eksikliği giderme ihtiyacı duyuyorum. Mutluluk ,sevgi , para... Hatta işin sonunda para olursa gerisi gelir bile diyebiliyorum. İşte o yüzden hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmaya devam ediyorum. Bazen Üsküdar'da onca caminin arasında bir sela takılıyor kulağıma. Acaba sıra kime geldi. Neyse diyorum ben bugün de sıramı savdım. 

 Palahniuk'un sözleri geliyor sonra aklıma ; Uğruna savaşacak bir şeyler bulana kadar , bir şeylere karşı savaşmayı seçersin. O kadar çok şeye savaş açtım ki , farkında değilim. İstila orduları beynimi kuşatmış. Her geçen gün heba olmaya devam ediyoruz. Kime sorsanız özünde hepimiz çok iyi insanlarız. Fakat kalp kırdıktan sonra iyi bir insan olmanın da pek bir önemi kalmıyor. Bizim olmayan hedeflerin peşinde yıllarımızı harcıyoruz. Gerçek şu ki dünya nüfusu arttıkça , insan sayısı azalıyor. 


Bazen intihar edenleri anlamaya çalışıyorum. İnsanın aldığı nefeslerin son nefesleri olduğunu bilmesi nasıl bir duygudur acaba. Köprüden atlarken bir kuş gibi, suya dalarken bir balık gibi özgür mü hissediyorsun. Belki bazı şeyleri başlamadan bitirmek en kolayıdır. Çünkü yetmiyor ihtiyaçlarımıza; ne kazandığımız para ne de sahip olduğumuz zaman. Bu yüzdendir ki bizim en büyük buhranlarımız kendi hayatlarımız.

Hayat bize ders verirken bunu genelde kıymetini bilmediklerimizi elimizden alarak yapıyor. Sen özgürce koşabilmenin  , ruhuna neşe katan müzikleri dinleyebilmenin , anne yemeklerini tadabilmenin ve boğazın manzarasını görebilmenin kıymetini bilmezken hayat sana bir tokat atıyor. Sanırım o tokat şimdilik beni sıyırdı. Ama bir daha ki sefere bu kadar şanslı olmayabilirim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Var mıydık? Belki Biraz...

Artık çalar saatin ruhumu kamçılarcasına ötmesine gerek duymadan uyanabiliyorum. Telaş yok, karnımda uçuşan rahatsız kelebekler yok, geç kal...