16 Şubat 2017 Perşembe

Taktik Maktik Yok Bam Bam Bam...

      Hayatımın bir gününü de first class yolcu koltuğunda oturan adam gibi geçirmek istiyorum. Kemerimi bağlayıp uçuşun keyfini çıkarsam. Güler yüzlü insanlar gelip bir isteğiniz var mı Murat Bey deseler... Portakal suyumu şarap bardağından içerken, kitabımı okusam mesela. Ama nerede; sabahın altı buçuğunda çalar saat sesiyle uyanıp, boynu bükük flamingolar gibi işe gidiyoruz. Her sabah sarışın, tay gibi bir kızla yolculuk ediyordum metroda, artık o da yok. İş mi değiştirdi acaba, ne yaptı yoksa o da mı evlendi. 

          İki büklüm otururken kitap okumaktan kendimi kitap ayracı gibi hissetmeye başladım. Aklıma bu aralar sürekli Demolition filmindeki o meşhur metro sahnesi geliyor. Vericem kulağıma müziği, alıcam hayatı sessize. Vurucam kırbacı vurucam kırbacı... Hunharca dans edip, insanlara dil çıkaracağım. Fatih Erkoç'tan oynatmama az kaldı doktorum nerede'yi istiyorum o zaman. Hadi bakalım gelsin. 

     Bilmem kaç katlı plaza da, ülkenin en parlak zekaları ile çalışıyorum. Ama hala bizim köşebaşındaki market sahibi Adem abi ile Rus edebiyatı ve rus kadınları hakkında konuşuyorum. İşini çok iyi yapanlarla, işini iyi yapamasa da reklamını çok iyi yapanlar arasındaki mücadele devam ediyor. Ben tarafsız bölgedeyim. İşinin amına koyim, insanlara bir şey olmasın kıvamına geldim. 26 yaşında öğrenmeye devam ediyoruz. Mesela piyasa şartları çok kötü o yüzden mevcut işinizde mutlu olmasanız da çalışmaya devam edin. Resmi rakamlara göre işsizlik %11,2. Kim bilir resmi olmayan rakamlara göre nasıldır. Eee malum ülkenin siyasi koşulları da kötü, o yüzden kötünün iyisi ile yola devam. Yeter mi yetmez mi bilmem ama Evet demeyenleri sikerler mi yoksa  sabaha mı bırakırlar orası şüpheli. 

        Dokunan yanıyor, açık sözlü olan kaybediyor, dürüst olan aldatılıyor, sevenler terk ediliyor. Memlekete bak arkadaş. Büyüklerim aman çocuğum diyerekten nasihat veriyor, profesyonel mentörler ise zaten piyasanın oyuncusu. Herkes kazan kazan oynamanın peşinde. Kendimiz olup mutlu olamayacağız belki; ama kafamız güzel olsa bari. Ne yapsam bir tane bankacı bıcır kızlardan birini mi ayarlasam. Garibim onlarda deli gibi çalışıp,strese boğuluyorlar. Yoğun iş stresinden kaçıp sığınacak liman arıyorlar. Böyle karamsar konuşmayıp, realist de olmazsam bu iş olur gibi ya. Şakalar, komiklikler, biraz edebiyat, biraz felsefe, haftada bir gün tiyatro, bir gün de kahvaltı veya yemek. Rutine bağlarız. 

           Yazarken düşündüm de bankacı kızlar kariyer delisi oluyor. Böyle evini sahiplenecek annemin kurabiyeleri gibi olmasa da arada sevgisini katıp bir şeyler pişirebilecek. Hafta sonları kitap-kahve pineklemesi yapabilecek. Edebiyat,sinema,çay üçgeninde bir ilişki... Hımm tadı damağımda kaldı resmen. Bak bu Murat'ın hoşuna gitti. Hey güzel Allah'ım şu kulunun karşısına çıkarsan bir tane böyle. Evrene olumlu mesajlar göndererek bitiriyorum bu yazıyı da. Ne mutluluğunuz varsa görün inşallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...