Yeraltı Edebiyatına giriş mahiyetinde bir yazı yazmak istedim bugün. Tabi ben gireli yaklaşık 10 yıl oldu ama geç kalanlar için hatırlatma ve tanıtım yazısı olsun. Bir kitap,bir film bolca alıntı olacak...
Chuck Palahniuk'un kült romanı Dövüş Kulübü'nü çoğumuz okumuşuzdur. Okumadıysak filmini izlemişizdir, hadi onu da yapmadıysak kulak aşinalığımız vardır. İşte benim yer altı edebiyatı ile tanışmam tabi ki Chuck Palahniuk'un Dövüş Kulünü kitabı ile oldu. Bu eşsiz kitapları bu kadar popüler kılan sadece yazım dili, kapitalizmi eleştirisi, sınırsız cinsellik ve alkolizm değil... Bunca tezatlığın içinde verdiği sosyal mesaj, bağıra çağıra dile getirdiği özgürlük, insanın farklı olma çabaları sonucu herkes gibi olması, yitip gitmesi, kaybolması bunları çarpıcı bir şekilde anlatmasıdır.
Tabi Dövüş Kulübü filmindeki efsane kadro; Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter kitabı ölümsüzleştiren bir başka unsur. Bu oyuncuların yeteneklerini anlatmaya kelimeler yetmez belki ama Edward Norton demişken parantez açıp "American History X" filmini de bir kez daha izlemekte fayda var. Yazar Chuck Palahniuk'a bakarsak kitapta tasvir ettiği o ezik tiptir kendisi ama içinde isyankar bir Tyler Durden barındırır.
7 yaşında toplum sizi yarı özgür bir birey olarak kabul ediyor. Yarı özgürden kastım; artık ödev yapmak, sınavlara girmek, sınavlarda başarılı olmak, itaat etmek, kimi zaman sorgulamak kimi zaman olduğu gibi kabullenmek gibi sorumluluklarınızın olması demek. Çalışkan bir öğrenci olmanız isteniyor, derslerinden başarılı olursan iyi bir okula girersin, iyi bir okuldan mezun olursan iyi bir işe girersin, iyi bir işe girersen bol kazancın olur, şansın yaver giderse aşık olur güzel bir kadınla evlenirsin. Masallar gibi bir düğün, yurt dışında herkesin gittiği yerlerden bir yerde balayı yaparsın. Bugün arzulanan denklem bu şekilde. Küçük yaşta ne olmak istediğinizi seçmenizi isterler. Halbuki benim gibi ne olmak istemediğini seçmek isteyen milyonlarca insan vardır eminim.
Bukowski ne diyor: "Bu dünyaya mutlu olmak için gelmediğinizi anladığınızda mutlu olmaya başlıyorsunuz." Evet başarı budalası insanlar; bu hayatta işine küfrederek gidip mesai çıkışı yes amına koyim diyerek çıkan milyonlarca insandan birisisiniz. Hakkınızın yendiğini mi düşünüyorsunuz, birileri kariyer basamaklarını eli cebinde çıkarken sizin onca emeğiniz çöpe mi gidiyor? Tüketim toplumunda reklam önemlidir yoksa kendinizi yöneticilerinize yeteri kadar iyi pazarlayamadınız mı? Belki de şu gerçeği kabullenmelisiniz :"Sizin kumaşınız kaliteli ama etiket fiyatınız ucuz. Bu yüzden hep şüphe ile yaklaşılacaksınız ve ikinci tercih olacaksınız.
Alıntılarla bitirelim yazıyı, işte o eşsiz kitaptan altı çizilen kelimeler ve filmden hafızamızda yer edinen replikler:
- Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakmışsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş.
- Aceleye gerek yok, bir şeyin olacağı varsa olur. Hem de doğru zamanda, doğru sebeple, doğru kişiyle.
- Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor.
- Bizler özel değiliz.
- Yaşamı sevmemize ramak kalmıştı.
- Burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. Bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
- Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş, en büyük buhranımız hayatlarımız.
- Televizyonla büyürken, milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız.
- Sadece her şeyi kaybettikten sonra özgür kalabiliriz
- Sizler işiniz değilsiniz... Sizler paranız kadar değilsiniz... Bindiğiniz araba değilsiniz... Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz... Sizler iç çamaşırı değilsiniz.. Sizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden pisliklerisiniz..Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz..
- İnsanlar bunu her gün yapıyor. Kendileriyle konuşuyor, hayallerindeki gibi olmak istiyorlar. Ama cesaretleri olmadığı için eyleme geçmiyorlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder