Yatağa uzanmış internette zapping yaparken Kardeş Payı'nın duygusal sahnelerine ve sistemi inceden inceden eleştirip hatta kalın kalın içinden geçtiği bölümlere rast geldim. Kalktım yerimden taa amına koyim böyle düzenin dedim. Birazcık geçtiğimiz günlerin muhasebesini çıkartayım, birazcık da kendimle taşak geçeyim dedim.
Geçtiğimiz günlerde radikal bir karar alıp zayıflamak için ilk adımları attım. Akşamları işten çıktından sonra hızlı tempo ile eve yürüyorum. Eve gelince hemen eşofmanlarımı giyip 1 saat koşu yapıyorum. Bir haftadır pırasa, ıspanak ve karnabahar yiyorum. Abur cubur yerine meyve yiyorum. Bok boğazım boş durmuyor ama kendimce daha sağlıklı besinler tüketiyorum. Rocky'i izleyip Edriyınnn diye bağırıyorum. Eye of the tiger dinleyip gaza geliyorum, ama şınav mekik çekmiyorum. Hayal kurarak kalori yakıyorum. Zayıfladıktan sonra eğer kas yaparsam yazın mahallede üstüm çıplak dolaşmayı düşünüyorum.
Malum instagramda sürekli okuduğum kitapların paylaşımlarını yapıyorum. Kitaplara kısaca tanıtım yazıları yazıyorum. Yetmiyor bir de Leyla gibi kendi yazdığım şiirleri paylaşıyorum. Bundan yıllar önce liseli bir ergenken tek hayalim futbolcu olmaktı. 18 yaşımda evimden 750 km ötede göt gibi kalınca vücudumu geliştirmek yerine beynimi geliştirmek zorunda kaldım. Kimilerine göre entelektüel mastürbasyon yapıyorum. Sanki çok okuyunca bir bok oluyor. Söylesene lan hangi okuldan mezunsun, nerede çalışıyorsun, kaç para maaş alıyorsun ? Tabi bunlar önemli yoksa okuduğun kitabın... Bir de nasıl bir yokluk çektiğimle ilgili alay edenler var. Kimilerine göre imkansızı istiyormuşum, kız beğenmiyormuşum, kendimi hor görüyormuşum, kitap okumaktan beynim sulanmış, bir arkadaşım açık açık sordu Murat sen Gay misin diye? Tabi onlarda haklı bu gidişle aklımızı kaybedip birbirimizi sikmezsek iyidir...
Bir de iş hayatı var tabi. Şunu anlıyorum ki; insan 3 yılda bir iş değiştirmeli. Gereksiz yere yıpranıyorsunuz. O güzelim arkadaşlarınızı bıçaklama isteği uyanıyor içinizde. Durum kişisel değil, tamamen organizasyon şemasının bozukluğundan. İstifa edeceğim benim hayallerim var diyen binlerce mal değneği var etrafta. Tıpkı benim gibi. Herkes bir fark yaratmanın peşinde. Kilolu olanlar spora gidip zayıflayınca şirketteki bekar kızları tavlayacağını düşünür, kilolu kızlar zayıflayınca şirketteki kariyer sahibi bekar erkekleri baştan çıkartacağını düşünür. Emin olun sizin hep hakkınız yeniyordur, bir başkaları eli cebinde başarı merdivenlerini çıkıyordur. Yüzüne güldüğünüz insanların arkasından cibiliyetini siktiğim mutlaka diyorsunuzdur. Mesela siz aldığınız maaşla evin kirasını, faturaları öderken bir de bu yetmezmiş gibi kredi kartı borçlarınızın asgari ücretini bile ucu ucuna öderken. Birileri haftasonları iki günlüğüne Budapeşte'ye, Prag'a, Barcelona'ya, Roma'ya kaçamak yapar. Kusura bakmayın hayat mı lan bu demeyeceğim. Adaletini sikeyim dünya daha uygun kaçıyor. Çocukluğumuzdaki reklamlar aklınıza gelsin. Nazar etme n'olur çalış senin de olur.
Tüm bu olanlara gülüp geçmeyi, üzerinden kara mizah yapmayı, kendinizle alay etmeyi öğreniyorsunuz. Çünkü değiştiremeyeceğiniz bazı gerçekler var. Yıllar önceki ekonomik kriz belinizi bükmüş, yıllar yılı bitmeyen borçları ancak siz okulu bitirip para kazanınca ödeyebilmişsinizdir. Daha evlenip kendi yuvanızı kurmadan kira ve fatura ödemekten, annenizin dünkü boksunuz muamelesine katlanmaktan, babanızın; hele bizim oğlan da tam sikilecek kıvama gelmiş çalışsın da görsün ebesininkini diyerek hayatı öğrendiğiniz zamanlardan bıkmışsınızdır. Şimdi buradan Neyzen Tevfik'i rahmetle anıyorum. Ve onun meşhur Mecnun şiirini kendime uyarlayarak yazımı noktalıyorum:
Yürü be ehli deve endamını göreyim...
İsyan ederek geçen günlerin ecdadını sikeyim
Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim
Leyla'yı da sikeyim Mecnun'u da sikeyim
Yansın çalışanların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
Düşmüşüz bir kariyer belasına
Yalamadık diye birilerinin götünü, terfi kalmış yarınlara
Ben böyle yarınların gelmişini geçmişini sikeyim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder