18 Mart 2019 Pazartesi

Yaş 29 : Elde var Sıfır...

Bu yazıyı okuduğunuz anda ben resmi olarak 29 yaşımda olacağım. 20'li yaşlarımın son yılı. Gençliğimin son düzlüğü, son 100 metre diyebiliriz. Kulağımda  TJK TV sunucusunun Gazi koşusunu anlattığı efsane yarış var. Son düzlüğe girilirken Gülbatur birinci, Şahbatur sondan geliyor. Gülbatur birinci, Şahbatur geliyor, Şahbatur geliyor. Gülbatur birinci bitiriyor. Evet bu yılki Gazi Koşusunu Süleyman Atlı ile Gülbatur alıyor :))) Önümüzdeki bir yıl içinde Gülbatur gibi finishi görmek için koşuyor olacağım. 

20'li yaşlarım boyunca ne hayaller kurmuşum. Bazılarından erken vazgeçmişim, bazıları ben de bir takıntı haline gelmiş hâlâ peşinden koşuyorum. Emekliliğime kalan prim günlerimi itinayla doldurmaya devam ediyorum. 

Muhtemelen iş yerinde pastanın üzerindeki mumları üflerken hangi dilekte bulunacağımı herkes bilecektir. Çünkü geride kalan 4 yılda hep aynı şeyi diledim. "İstifa Etmeyi". Tabi kimileri yanıma gelip götüyle gülecektir. Murat'cım sen istifa edemezsin, senin gibileri çok gördük falan diyecektir. Aklım ermeye başladığı günden beri aldığım kararların hep arkasında durabildim. İnanıyorum ki şartları en kısa zamanda olgunlaştırıp risk alacağım. 

Son üç yıldır intihar etme düşüncesi sürekli aklımın bir köşesinde. Çocukken böyle içimden istemsizce küfür etme dürtüsü gelirdi. Tövbe ederdim. Allahım ben istemiyorum şeytan vesvese veriyor derdim. Bugünse iş çıkışları metro beklerken trenin altına atlama isteği geliyor. Hatta bazen birisi bana bu iyiliği yapıp beni trenin altına itecekmiş gibi geliyor. Kimileri çok okuduğum için kafamın karıştığını söylüyor. Cesare Pavese, Bukowski, Didem Madak, Nilgün Marmara, Tezer Özlü okuduğum için intihar düşüncesi; acılara, içine düşülen yalnızlığa, başarısızlık hissine son verebileceğim bir tercih gibi geliyor bana. Oysa yaşam sevincim ve eğlenceli tarafım daha ön plandadır. Her insanın içinde bir yerlerde barındırdığı karanlık bir tarafı olsa gerek. 

Mesela yöneticilerim bu sene sana terfi vermeyelim seneye yönetici yaparız diyorlar. Gülüp geçiyorum. Bir sene daha yoğun tempo ile çalış. Kendini ispatlamaya devam et. Her dediğimizi yap. Elinden gelenin fazlasını yap. Uslu da bir çocuk olursan. Neden Şirinler köyünü görmeyesin ki! Bu zamana kadar iş hayatımda hiç pazarlık yapmadım. Hiç de talepkâr olmadım. Kimi arkadaşlarım bana aptal demeye devam ediyor. Ağlamayan bebeye meme vermez diyenler de var. Hepsinin canı cehenneme. Bugüne kadar hakkım olanı eninde sonunda aldım. Geç oldu ama oldu. O yüzden kimsenin nazik poposunu kaldırmaya niyetim yok. Zaten hakkım olanı vermediğiniz için bu kadar güzel kendimi ifade edebiliyorum ya. Şairliğimi biraz da sizlerin ibneliğinize borçluyum :)

Annem hâlâ oğluna güvenmemeye devam ediyor. Tuttuğumu koparamadığımı söyler genelde hep. Oysa herkes tuttuğunu koparırsa, kimseye tutacak bir şey kalmayacak dünyada. Bunu çocukken de söylerdi. Birileri bazı konularda hakkımı yediğinde neden hakkımı savunmuyorum diye azarlardı beni. Bense omzumu silker banane derdim. O insanları görmezden gelmeyi, bir daha selam vermemeyi yeğlerdim. Tabi iş hayatına girince böyle olmuyor. O sevmediğiniz insanlarla ikiyüzlü bir ilişkiye girmek zorunda kalıyorsunuz. Ama bunun adı ikiyüzlülük değil, profesyonellik oluyor. 

Binlerce kitap okudum, binlerce yazı yazdım, memleketin dört bir yanında futbol oynadım. Hayaller kurdum, kurmaya da devam ediyorum. Birkaç kişiden şu cümleyi duyunca kendi kendime çok düşündüm. "O kadar kitap okudun, ideal dünyayı ve hayallerini de yıllardır yazıyorsun. Ne değişti hayatında. Elde var sıfır. Daha bir şeyini göremedik." Evet bunu söyleyenlerin içinde Annem de var. 

Daha çok para kazanamadığım için hatta kazanmak için çaba sarf etmediğim için elde var sıfır.
 Normal insanlar gibi gerçekleştiremeyeceğim vaatlerde bulunamadığım için elde var sıfır. 
Küçük başarılarımı süslü sözlerle ambalajlayıp, hediye paketi yapamadığım için elde var sıfır. 
Diplomatik davranıp,profesyonel olmak yerine; duygusal davranıp dürüst olduğum için elde var sıfır. 
Kendimi mutlu etmenin yolunun başkalarını mutlu etmekten geçtiğini düşündüğüm için elde var sıfır.
Her geçen gün bir şeylerin yolunda gitmesi için alttan almaya devam ettiğim için elde var sıfır. 

Bazı şeylerin hayalini tek başınıza kurarsınız. Ama onları gerçekleştirmek için birilerine ihtiyacınız vardır. Benim kurduğum hayaller de böyle sanırım. Yalnız başına olmuyor. Hani tünelin sonundaki o ışığı görmek için saatlerce kazma-kürek sallayan madenci vardır ya. Ümidin tükendiği, sabrın kalmadığı o anda aslında birkaç kürek darbesi daha vursa ışığı görecektir. Umarım sonum pes eden o madenci gibi olmaz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...