8 Mayıs 2016 Pazar

Anne Türküsü...

       Bir pazar bilmiyorum kim akıl etmiş. Bu pazar da annelerin günü olsun demiş. Sanki diğer günler çuvala girmiş. Çok marjinal biri değilim ama kutlamak sadece bir gün hatırlamak beceremiyorum sanırım. Koskoca bir sene, dünden bugüne, beşikten mezara ne yaptık. Harika bir çocukluk yaşamamıza sebep olan, annemizi anne yarısı teyzelerimizi dünyaya getiren kadından başlamalı belki de. Ağzı var dili yok derlerdi Fatma Kamacı için. Dişi çıkmamış biz bebekler onun parmağını emerdik kucağında. Tay tay yaptırırdı yemyeşil çimenlerde. Fındık yerdik, erik yerdik elinden. Sonra biraz büyüdük yaramaz olduk. Kızamazdı ya bize. Islak ıslak öperdi yanaklarımızdan. Kimseye yük olmadı , usulcana gitti aramızdan. Bir annenin koskoca bir aileyi ayakta tuttuğunu biz o zaman daha iyi anladık. Şimdi ne eski bayramlar bayram, ne kurduğumuz sofraların tadı aynı...

    Elime ilk kitabı zorla tutuşturduğunda annem, ağlayarak bitirmiştim. Şimdi ağlasam da bırakmıyorum. Beraber okuduk, beraber öğreniyoruz hayatı. Babama çektim biraz içimde bir yerlerde duygusallığa dair bir şeyler var ama kendime saklıyorum işte ne beklersin. Onun demlediği çayın, onun pişirdiği yemeğin, dededen miras pastacılığın lezzetlerini ne ben anlatayım ne de siz hayalini kurun. Anne sözü dinlemiyorsun dediğinde hep burnumu sürtmem yok mu? Bazen sırf o haklı çıksın diye burnumun dikine gidiyorum dersem yalan olmaz. Bir deniz kenarında oturup kendi başıma hayal kurup, geçen ömrümün muhasebesini yaptığımda şükrediyorum. Mutluluğu arıyorum diye bir türkü tutturmuşum ya? Ve de zenginlik... Olur ya bir gün kendi yuvamı kurarsam bu saadeti yaşar mıyım? Bir erkeğin dediği gibi ;annelerimiz gibi eşler ile hayatlarımızı birleştirir miyiz? Küçücük dünyamıza kocaman yürekleri sığdırabilir miyiz tek düşüncemiz belki de bu...


        Sahi teyzemlere ne demeli... Anne yarısından fazlasıdır Neriman teyzem. Yedirdi , içirdi, giydirdi, okuttu adam etti. Hayır duasını da eksik etmedi. Kendi gibi üç tane harika evlat yetiştirdi. Heykelini diksek koca yüreğine beton yetmez desek yeri.  Mihri teyzemle gülmek sarılıp kol kola yürümek. Sürekli şakalaşıp kahkahalarımız. Ve en küçük teyzemiz. Adı gibi güzel, anneannem gibi elma yanaklı kadın. Tek derdi yeğenlerinin mutluluğu olan. Sanırım büyümekle çocukluk ettik. Küçük bir çocukken onlara koşup sarılmak, öpmek kolaydı. Biz koşmasak onlar yakalar zorla öper koklardı zaten. Şimdi kocaman adamlar sığmıyoruz kendi kabımıza... 

            İyi ki varlar, varlık sebeplerimiz güzel kadınlar... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...