14 Ağustos 2012 Salı

Hayat Mücadelesi Devam Ediyor...

    Zaman ellerimin arasından akıp giderken  anılar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyor. Hangi ara büyüdük, iş güç sahibi olacak yaşa geldik. Ah ah bir zamanlar gözyaşları içinde bir an önce büyüyeyim özgür olacağım, mutlu olacağım diye haykırıyordum. Hay senin kedi canını :)
   
     Hayat düdüğü çaldı ve zorlu mücadele başladı. Evet tam olarak böyle oldu. Hayat bizim için oldu olası bir mücadele değil miydi zaten. Bir zamanlar birbirini seven iki insan evlendi ve çocuk yapmaya karar verdi ve akşamına mücadele başladı. Dile kolay milyonlarca spermin arasından galip geliyorsun ve ana rahmindeki 9 aylık hücre hayatın başlıyor:) Her dönem bizim için zordu kim kolay diyebilir ki evet belki bugün geriye dönüp baktığımızda biz bunlar için mi ağlayıp sızladık diyebiliyoruz ya anı yaşarken nasıldı...Okumayı öğrendik diye hocamızın taktığı kurdele ile gururlanır, sünnetin ertesinde erkek olduk diye önüne gelene çükümüzü gösterir havalanırdık. Karne günü elimizde karne ile koşar babamızdan bisiklet, annemizden en güzel yemeklerini yapmasını isterdik. Ne kadar da sade ve basit bir mutluluk anlayışımız varmış. "Önemsiz başarılara sevinip, küçük şeylerle mutlu olabilmek." Evet anahtar kelime sanırım bu. Masumiyet bize bunlarla yetinmemizi gerektiriyordu; fakat dünya kerhanesinde kim bakire kalmış ki. Henüz üniversiteyi bitirmeden iş hayalleri kurar,şu kadar paraya çalışır,şöyle bir araba alır,hayırlı bir kısmet ile evlenirim hayali kurduktan sonra diplomayı eline alman ile hassiktirr demen bir olur:) O yüzden en iyisi için çalış, en kötüsü için hazırlan demiş atalarımız...

       Malum üniversite başlarken herkes Türkiye'nin farklı yerlerine gider 4 yapraklı yonca gibi bir kenara dağılır. Zaman samimiyeti elden alır, geriye soğuk merhabalar kalır. Artık kendi evinde özgür yaşamanın rahatlığı, yeni dostlukların keyfi başlar. Ama o da çok uzun sürmez. Çünkü rahatlık insanın götüne batar, bok vardır ; bir insana kendinden çok güvenir ona sırtını yaslarsın ama bir bakarsın sırt üstü yere uzanmışsın. Hayat sana bir ders daha verir o zaman. Telefon rehberindeki kalabalığa aldanma yalnızsın arkadaş işte, samimi merhabadan çok uzak çıkar ilişkileri ile sarılı dört tarafın ve o gün bir söz daha verirsin kendi kendine bundan sonra kendime daha çok değer vereceğim. Ta ki evlendiğin güne kadar.

       Şimdi önümde yeni bir beyaz sayfa doldurulmaya hazır beni bekliyor. Güzel bir iş, yeni arkadaşlar, kendime ait bir hayat, sıcak anılar, bol kahkahalar, bekleyen başarılar, doyasıya mutluluklar ve çocuklarımın anası olacak güzel insan...Liste kabarık,hayat kısa,mücadele zor ; öyle olması gerekmiyor mu zaten. Erken kalkan yol alır bekle beni hayat sağlı sollu bindirmeler ile geliyorum...
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...