Nedir bu insanlardan çektiğimiz inanın bilemedim. Küçük bir çocukken tek gayemiz oyun oynamaktı. Bilmiyorduk ki ev geçindirmek nedir, para nasıl kazanılır helal midir haram mıdır? Kolay mıdır yoksa zor mudur? Eli ekmek tutan bir adamım. Tek gayem hayal kurmak, ee biraz da onların peşinden koşmak. Tabi en önemlisi de kendim olabilmek.
Bir şeyleri ispat etme çabası ile bugünlere geldik. Ben hep antitezi savundum. Okulda en arka sıraya oturup hoş sohbet muhabbet eder ama çaktırmadan da dersi dinlemeye çalışırdım. İnsanlar ne inek desin, ne de boş gezenin kalfası... Eğitim sistemine küfür etmekten dilimde tüy bitmişti ki, diplomayı alınca bu sefer de iş hayatına başladım sövmeye. Çocukluğunda kendini ispatlayamamış insanların sidiklerinde boğuluyoruz ya! Sorsak herkes özünde iyi insan. Hedef baskısı, satış baskısı, özel hayatın ikilemleri, aşk meseleleri, geçim kaygısı... Kısacası birbirimizi sikecek yer arıyoruz. Bu hayatta herkes tuttuğunu koparacaksa eğer, ileride kimseye tutacak bir şey kalmayacak bu gidişle.
İş hayatına yeni girecek olan arkadaşlardan ricam var. Bakın dikkatinizi çekiyorum tavsiye veya nasihat değil. Çünkü işe girince götüne şemsiye girmiş onlarca kişi size bizde bu yollardan geçtik diyecek. Siz onlara aldırmayın. Tecavüz kaçınılmaz dostlar o yüzden zevk almaya bakın. Arada sado mazo yapın. Siz zevk alırken başkalarına acı çektirin.
Üniversiteye girmelerine ramak kalan kardeşlerimden de bir ricam var. Ne olmak istiyorsanız onun peşinden koşun. Size para kazanacağınız bölümü seçin diyenler olacaktır. Avucunuzu bilekten yalayıp, baş parmağınızı işaret parmağınızla orta parmağınızın arasına alıp gönül rahatlığıyla nah çekebilirsiniz. İstediğiniz bölümü okuyun. Aynı anda açık öğretimden de işletme veya iktisat diploması alın. Hiç mi bir şey olamadınız? En kötü bankacı, muhasebeci, devlet memuru, özel sektörde ofis boy olursunuz. Al sana bir keşke mi söylüyorum. Bugünkü aklım olsaydı falan demeyeceğim. O gün de aklım vardı ama; evdekilere edebiyat veya sosyoloji okuyup nasıl para kazanacağımı açıklayamadığım için gittim Maliye okudum. Soran olursa paraları sıfırlıyormuş dersiniz...
Net tutarı üç aylık maaşıma denk gelecek kadar borcum var. Üniversite okurken devletten aldığım krediyi ve yüksek lisans yapmak için bankadan aldığım borcu ödemek ile meşgulum. Her Türk genci gibi evin geçimine de katkıda bulunuyoruz haliyle. Anlayacağınız ne bok yemeye okumaya bu kadar para harcadın diyeceksiniz. Eee zengin parasıyla, fakir kitabıyla...
Çalıştığınız işteki değerinizi kazandığınız parayla değil, insanların size verdiği değer ile biçin. Kira öder gibi ev sahibi olmak yerine, kendiniz gibi davranıp mutlu olmaya çalışın. Birileri evlenip her gece beleşe pompa yapıyor olabilir, siz borç öderken birileri ev veya araba sahibi de olabilir. Tonlarca paralar harcanıp iyi okullarda okutulan kuzenleri saymıyorum bile :) Bu gerçekleri yüzümüze vuracak onlarca insan var çevremizde. Maksat ömrü dolu dolu yaşamak değil mi? O zaman bırakın cebini doldurmak isteyen cebini doldursun. Ben beyaz fanilam, kareli şortumla da mutlu olmayı denerim. Yeter ki gereksiz insanlar benden uzak dursun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder