Bir zamanlar insanları sevebileceğime inanmıştım. Sanırım yanılmışım. Yani aslında seviyorum ama kısa süreliğine. Sorsak özünde hepimiz iyi insanlarız. İş yerinde sizi çok seven bir yöneticiniz vardır mesela. Herkesin içinde sizi azarlar, yaptığınız işi iyi yaptığınızı mı zannediyorsunuz der. Ben sizin yerinizdeyken 3 kişilik çalışıyordum. Siz de mesaiye mi kalıyorsunuz. Ben eve bile dönmüyordum. En ufak eleştride hemen yüzünüzü asıyorsunuz. Burası babanızın çiftliği değil. Size arkadaş gibi yaklaşmak ile hata ettim. Burada baş çavuşun eşeği mi osuruyor. Ben gittikten sonra yerime gelecek kişi daha mı iyi olacak zannediyorsunuz. Evet bunların hepsini duydum. Hayatın gerçekleri maalesef. En kötü günün mesaisi bile bitiyor. Sanki onca şey yaşanmamış gibi masanızdan kalkıp evinize gidiyorsunuz. İçinizden küfrediyorsunuz. O anki kızgınlıkla sözler veriyorsunuz kendinize. Sonra yavaş yavaş empati kuruyorsunuz. Özünde hepimiz iyi insanlarız diyorsunuz. Ve hayat kaldığı yerden devam ediyor.
Yumruğumu masaya zevkle vurup yerimden kalkmak istiyorum. Tüm dedikoduları rafa kaldıracağım. Binlerce müşterinin canı cehenneme. Aldığım diplomayı rulo yapıp çok bilenlere teker teker saplayacağım. Kariyer sahibi olmaktan, adam olmayı unutanlara yarım ağızla gülümseyerek, gideceğim yerden sinkaflı mektuplar yazacağım. Sonra vakit geldiğinde ceketimi alıp ağır adımlarla çıkacağım şirketten. Her gün gidip geldiğim yol ilk defa gözüme bu kadar güzel görünecek. Köşebaşındaki seyyar pilavcıya uğrayacağım. Her sabah asık suratla hoş geldiniz diyen AVM görevlisine 32 dişimle gülerek hoş bulduk diyeceğim. Starbucks'ın önünden geçerken aldıkları kafein ile günü kurtaranlara emanet edeceğim memleketi.
Herkes işinden şikayetçidir. Kimse haline şükretmez. İşini severek yapan insanlar da azınlıktır. Falan filan. Hepsi yalan arkadaş. En talihsizlerin en kötü işleri yaptığı dünyada, halimize şükretmekten başka çaremiz var mı? O yüzden işimi sevmiyorum diyorsam anlayın ki yalan söylüyorum. İşimi değil, iş yaptığım insanları sevmiyorum demek istiyorumdur. Ama birilerinin bu işleri yapması gerek. Eve ekmek götüreceğiz öyle değil mi? Taksit ile kurulmayı bekleyen yuvalarımız var. Daha mortgage'a gireceğiz. Çoluk çocuk derken al başına belayı. Yine karamsar yazdım anasını satayım. Kapanışı dua ile yapıyorum. Allahım yüzü gülen, hayatı sade ve sıradan yaşayan kullarını halden anlamayan kullarınla sınama. Bize de yazık....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder