Yeni bir gün doğuyor günün ilk ışığı pencerenden odana sızarken. Birkaç dakikalığına da olsa boş gözlerle tavandaki izlere bakıp, noktaları birleştiriyorsunuz. Günler, saatler, dakikalar derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Hep olmak istediğiniz adam oluveriyorsunuz, eli cebinde ağır adımlarla ilerliyorsunuz. Rutinler başlıyor hayatınızda, hikayeler yeniden yazılıyor, dinlediğiniz her şarkından bir anlam çıkartıyorsunuz kendinize, okuduğunuz her satırın altı çizilmeye değer oluyor birden. Daha önce yedikleriniz hiç bu kadar lezzetli olmamıştı diyorsunuz.
Sahi ne oluyor size böyle. Tesadüflerden bir köprü inşa ediyorsunuz. Birbirini uzak iki kıtayı birbirine bağlıyorsunuz. Mesafelerden eser kalmıyor, manzaranın keyfini çıkarma vakti. Güneş batımına yakın deniz de hoş bir yansıma. Oltalar atılıveriyor boğazın serin sularına. Bilmem kaçıncı hayali geçiriyorsunuz aklınızdan. Keşkelerinizi iyi kilerle bitirmeye başlıyorsunuz. Her başlangıcın bir sonu var diyorsunuz. Çok düşünüyorsunuz, hayat akışına bırakılacak kadar uzun değil diyorsunuz. Ümitsizliğinizi gurur zannediyorsunuz.
Ne tuhaftır öyle değil mi? Çengelköy'den Kuleli'ye doğru yürürken sararan yapraklar düşüyor üstünüze. Yaprak döküyor bir yanınız, bir yanınız bahar bahçe. Biz bu dünyaya birilerini mutlu etmek için geldiysek , birileri bu dünyaya ne için geldi diye bir soru geliyor aklınıza. Korkuyorsunuz işte var mı ötesi? Birisini mutlu etmek, güldürmek, derdine ortak olmak, elinden tutmak istiyorsunuz? İçinize zor sığdırdığınız o duygular var ya, dökmemek için bu zamana kadar parmak ucunda yürüdüğünüz hayat? Bir zaman sonra ağır geliyor, bırakıyorsunuz. Şanslıysanız kırılmadan tutan biri vardır hemen yanı başınızda. Yok değilseniz artık eskisi gibi olmaz hiçbir şey...
İşte öyle bir mevsimin başlangıcındayız sevgili seyirciler. Biri çıkıp gelsin yaralarımızı sarmak için. Üfleyince geçmeyecek kadar büyüdük, belki sevince unuturuz ne dersiniz. Gelecekse şimdi tam vakti, bahar da her yer salkım çiçek zati...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder