4 Mart 2017 Cumartesi

Karate Kid ve Emanuelle Kuşağı

    İlk özel televizyonun kurulduğu yılda doğmuş birisi olarak, rekabetin başladığı dönemde çocukluğumu yaşıyordum. Henüz paralı yayınlara geçilmemiş. Şifreli yayın bir tek Cine5'te var. Efsane reklam müziğini hatırlıyorsunuz değil mi? Hani şu külçe altın dönüyor ve tüyleri diken diken eden melodi. Gece 12'den sonra kırmızı noktalı filmlerin ilk beş dakikası şifresizdi. Tabi mevzuya gelene kadar lanet olası muhabbeti uzatıyor da uzatıyorlardı. Çocuğuz lan zaten girin direkt ekşına kralı gelse 45 saniye sürecek vereceği haz... Şifre çözücü gözlükler vardı mahallede elden ele dolaşırdı. Fakat bizim elimize geçmediği için kerametini göremedik. Daha Amerikan porno endüstrisinin tekelleşmediği dönemlerde Emmanuelle serisi vardı. Show tv sağolsun bir dönem kamu hizmeti yaparak 80'li ve 90'lı kuşakların cinsel eğitimine katkıda bulundu. Neyse muhabbet farklı yerlere gidiyor. Yoksa meraklıları Zerrin Egeliler kuşağına kadar da inebilir. Yardımcı rolde Aydemir Akbaş ve Kazım Kartal... 

       Bir dönem Karate-Kid dönemi vardı. 1.60 boyunda, kafası kabak gibi kel, esrarkeş gibi bakışları olan Miyagi Usta vardı. Böyle bizim gibi tıfıl beyaz çocukları himayesine alıp, duvar boyatıp su taşıtarak karate öğretiyordu. Ulan bence ayakta sikiyordu milleti ama hadi bozuntuya vermeyelim. Bu çocuk bile yapıyorsa bizde yaparız. Sadece çok çalışma ve konsantrasyon diyerek olayın özünü kavramıştık. Evlerin bodrum katlarına atılmış boya tenekelerini çıkarıp mahallenin duvarlarını tek ayak üstünde boyayan kaç tane enayi tanıyorsunuz. Ulan sağ elim bir duvarları boyarken iki joy stick'i kavrarken kas yaptı. Tahta sopayı sağ elden sol ele almalar, mahallede Burak abi vardı. Gitmiş bulmuş bir yerden mınçıka. Adam bizim üzerimizde master yaptı namussuzum. 

     Televizyonda aldığımız eğitimi, mahallede yaptığımız pratikle geliştirdikten sonra aşağı mahalleye baskına gittik. Ne dayak yemiştik be. Ama güzel dayak yemiştik. Şerefsizler çalışmadığımız yerden dövdüler. Meğer Miyagi usta ilerleyen bölümlerde bizim öğrendiğimiz tekniklerin zayıf yönlerini öğretmiş. Çocuklar ağzımıza ağzımıza vurdu. Belliydi zaten böyle olacağı ne o öyle tek ayak üzerinde derin nefes aldıktan sonra zıplayıp adamın çenesine vuracakmışsın. Sonra tekrardan tek ayak üstünde duracakmışsın. Allah'tan Yeşilçam imdadımıza yetişti. Evvelsi gün taş ve sopalarla intikamımızı aldık. 

       Gece gece nereden aklıma geldi bilmiyorum ama şu bir gerçek bizim jenerasyon aşırı dozda kültürel şoka maruz kaldı. Piyasaya yeni yeni çıkan televizyonlar günün her saati yeşilçam ve dünya sinemasının klasiklerini yayınlardı. Çok kaliteli filmleri bedavaya izlerdiniz. Dizilerin konusu aile saadeti, huzur, mutluluk, aza kanaat etmek falandı. Erotizmin içine duygusallık katıp arada yedirirlerdi bize. Kadınlar kolay lokma değildi. Ve bugün geldiğimiz noktada anlaşılıyor ki para ile saadet olmuyormuş. Milyonlarca site, film yapsan da o hazzı alamıyorsunuz. Şöyle borcum harcım bitse de 90'larla ilgili koleksiyonerliğe mi başlasam. Arada açıp açıp geçmişi yad ederiz. Öyle değil mi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...