Zafere gidilen yolda çekilecek çilemiz bitmemiş olsa gerek. İş çıkışı İstanbul'un puslu havasını sonuna kadar çekiyorum ciğerlerime. Dedikoduyu, yarım kalan işleri, hedefleri, kariyeri, insanların amansız mücadelesini arkamda bırakıyorum. Biraz daha fazla para, omuzlardaki rütbeye bir fırfır daha. Ego tatmin edilmeli tabi ki. Hayalleri suya düşenleri teselli edenler de mutlaka olmalı. Sorun bakalım onlara nerede yanlış yaptıklarını? Ya da sormayın ya. Ne de olsa onlar her zaman haklı.
Güvensiz kalplerimizi karaktersiz insanlara borçluyuz. Ve bize sürekli güven telkin etmeye çalışanlar var etrafımızda. Ağzından bal damlayan arının bile, kıçında iğnesi var. Hangi güvenden bahsediyorsunuz. Sahi nasıl beceriyorlar? Birbirinin kuyusunu kazan insanlar aynı karede kol kola girip gülebilmeyi.
Neyse neyse Allah bizi hak etmediğimiz beklentilerin içine sokup, sonrasında itin götüne sokulanlardan eylemesin. Kara mizaha, kendi yolumuzun inşasına, dobra dobra konuşmaya, kahkaha atmaya, şiir tadında yaşamaya, içimizden geldiğince gülümsemeye devam...
Gerçek dünyaya dönelim. Mahallede yine davul zurna eşliğinde kız almaya gelmişler. 23 yaşında evlenen iki çift. Allah muvaffak eylesin diyeceğim ama önce gidip birader bu nasıl cesaret diyesim geldi içimden. Fakat sonra yanlış anlaşılıp linç edilirim diye siktir ettim. Gün geçmiyor ki tuhaflıklar kulağımıza gelmiyor olsun. Çok sevgili bir abimiz okulu 8 yılda bitiren oğluna ödül olarak Audi A7 almış. Çok emek sarf etmiş. Boru değil uluslararası ilişkileri sıfır yabancı dille bitirip, memleketin boka batmış dış politikasına emanet edeceğimiz donanımlı bir genç. Şaka şaka baba mesleği müteahhitlikte çığır açacak. Oğlunun bugünlerini gören cefakar annenin son bir isteği daha varmış. Hayırlısıyla evlendirip mürevvetini görmek. Böyle delikanlıya kızını vermeyecek aile tanımıyorum. Kınaları yakın, evlilik yakın...
Özel okullarda harcanan binlerce liradan sonra göt zoruyla bitirilen okullar, eş dost referansıyla bulunan işler, davul bile dengi dengine denilip evlendirilen aşıklar... Ulan biz göt kesen mücadelesi verelim, Yaşar usta gibi fazla gurur götümüze vursun. Elalem çoluğuna çocuğuna iş bulsun, cebine parasını, altına arabasını, yatağına karısını koysun. Düğün ile balayı da hediyesi olsun. Biz de gidelim en mutlu günlerinde alkış tutalım. Kıskanacak yaşı geçtik. Aptal yerine mi koyuyorsunuz lan bizi :) Çocuklarının başarı hikayelerini anlatıp, memleketin sikilmiş talihine bakıyorum. Sonumuz hayırlıdır inşallah.
Ne diyor Can Baba;
Kendine bak kendine...
Özüne sözüne benliğine.
İlgilenme kimseyle, kim ne yemiş, ne giymiş.
Bundan sana ne. Sen kendini besle
Bilgiyle, sevgiyle, şefkatle. Ancak o zaman ulaşırsın.
İnsan olmanın erdemine...
Baba doğru diyor ama memleket özüne, sözüne bakan insanların bahtına incir ağacı dikmiş durumda. Başarı hikayesi diye anlatılanlar ortada. Bilgisiyle, mütevazılığıyla örnek olan insanlar bir köşeye sinmiş. Yani o güzelim insanlar beyaz atlarına binip çekip gitmişler. Demirin tuncuna insanın piçine kalmışız a dostlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder