25 Ocak 2017 Çarşamba

Neden mi Hayır? Bilmem ki...

       Ne zamandır siyasi bir yazı yazmıyorum. Bir zamanlar çok yazdım bir faydasını görmedim. Ailemizi, akrabalarımızı, arkadaşlarımızı karşımıza aldık. Çok kalpler kırıldı. Mevlana'nın bir lafı var: "Sen ne kadar bilirsen bil, senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır." Hee bir de hazır Uğur Mumcu'nun öldüğü ay içerisindeyiz. Onun da müthiş sözünü hatırlamakta fayda var. "Bu ülkenin insanları bilgi sahibi olmadan fikir oldular."

         İnsan önce safını belli etmeli. Hepimiz bir takımın taraftarıyız. Takım kötüye gittiğinde yönetim istifa diye bağırıyoruz. Bizim aldığımız ürünlerle, kombinelerle milyonluk eşekler hayatını yaşarken; küçücük çocuğunu sırtına alıp yağmur çamur demeden maça giden babalar var bu ülkede. Tıpkı bu ülkeye olan borcunu peşin ödeyen biz vatandaşlar gibi. 

     Yıllarca emek ver, büyüt, okut, evlendir, yuvasını kur. Sonra o güzelim çocuk Suriye bataklığında, PKK pususunda can versin. Niye "kahramanlar ölür, vatanı yaşatmak için". Çünkü bu ülkede bir insanı öldürmek, yaşatmaktan daha kolay. Siyasi bir karşılığı, uhrevi bir mükafatı var. Öğretmen olmanın hayaliyle yanıp tutuşan bir kızı düşünün. Atanamayıp polis oluyor. Her sabah nöbet tuttuğu yerden okula giden çocukları izliyor. Onlara gözü gibi bakıyor. Gözü gibi baktığı çocukların önünde şehit ediyorlar. Niye "kahramanlar ölür, vatanı yaşatmak için"  

         Düşünün ki okumanın, bilgi sahibi olmanın, liyakat sahibi olmanın hiçbir değeri kalmamış. Yarı cahil, sorgulamayan, hangi kaynaktan bilgi sahibi olduğu belli olmayan insanlar sizi cehaletle suçlasın. Argümanı hazır. "Eğitim cehaletinizi almış eşekliğiniz baki kalmış. Çok okumuşsunuz ama boş okumuşsunuz. Yanlış kişileri okumuşsunuz." 

             John Lennon ne demişti: "Şiddet kullanmak zorunda kalmaya gelirse iş, sistemin oyununu oynuyorsunuz demektir. Kurulu düzen seni tahrik edecektir. Sakalını çekecek, yüzünü dürtüp kavga etmeye zorlayacak. Çünkü seni şiddete bir yöneltince, seninle nasıl başa çıkacaklarını bilirler. Başa çıkamadıkları tek şey pasif direniş ve mizahtır." Evet Gezi Parkındaki eylemler pasif bir direniş olarak başladı. Ağaç bahane diyorlar. Evet polis müdahalesi ile süreç maalesef istenmeyen duruma geldi. Kim kazandı peki. İktidar oyunu kendi kurallarına göre oynadı. Mağduriyeti kendine, suçu başkalarına biçti.  Bu ülke darbe döneminde bile gizli saklı tiyatro oyunları ile kabare şovları ile mizahını yaptı. İnsanlar hapse girmeyi göze aldılar. Bugün gelinen son nokta kral soytarılarının dolduğu televizyonlar, tiyatro yapmak için borç harç çalışan emekçiler...

      Ülkenin geleceğine karamsar bakmıyorum. Ahlayarak vahlayarak bir yere varamayacağımızda kesin. Herkes tarafını seçti. Bundan sonrası kendi yolumuzun inşası için elimizden geleni yapmak. Ne diyor Che; "Savaşan kaybedebilir. Savaşmayan çoktan kaybetmiştir. " Daha çok okuyacağız, düşüneceğiz, eleştireceğiz, her şeyin en güzelini isteyen halk. Adaleti, eğitimi, özgürlüğü, sanatı, insanca yaşama hakkını istemeyi de öğrenecek. Tek bir adamın diktasına ihtiyacımız yok. Bu halkın bilge ve yol gösteren, sözünün arkasında durabilen, dün  ak dediğine bugün kara demeyen, dini sömürmeyen bir öndere ihtiyacı var. Yoksa rejimi değiştirmişsin ne farkeder. Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşek... 

          


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...