7 Mayıs 2014 Çarşamba

Hayatın Elinden Tutmak...

            Aynı günün sabahına uyanalı bilmem kaç gece oldu...Kafama kadar çektiğimin yorganımın altında gözlerimi karanlığa açarken dilimde aynı kelime, aklımda aynı düşünce YİNE mi? Sonra penceremin arasından yorganımın altına süzülen gün ışığı içime umut dolduruyor. Yataktan kalkacak gücü buluyorum kendimde her sabah.

             Bembeyez tavana bakıyorum boş gözlerle. Gün boyunca olacakları gözümden yansıtıyorum boş duvarlara. Monoton bir hayatı renklendirmek adına  boş uğraşlar işte. Ayaklarımı sürüyerek evin  içinde ilerlerken gözüm Dila'ya takılıyor. Aynı benim gibi yatakta yatarken savaşırcasına uyumuş. Kolu başka bir yerde bacağı başka bir yerde. Babam her zaman ki gibi günün ilk ışıklarıyla hayat mücadelesine başlamış. Yattığı yerde kalan tek şey vücudunun bıraktığı iz. Her halinden belli oluyor yorgun ve düşünceli...Tıpkı benim gibi.

              Bu benim yaşamım ve her geçen dakika sona eriyor. Hani bazıları bitmesin ister ya ben merak ediyorum acaba yolun sonunda ne var. Ne bir amacımız var ne de kaybedecek bir şeyimiz. Ekonomik krizlerden sonra işsiz kalma korkusu yaşamadık çünkü artık bitmeyen krizler ile yaşıyoruz. O da kahrolası hayatımızda bir bok olamama korkusu ile yaşamak. Ailenin emeklerini boşa çıkarmak, sevdiğin kızın hayallerini boşa çıkarmak....Hani hep çocukken hayaller kurardık ya büyük bir futbolcu olmak, ünlü bir film yıldızı olmak veya daha sade hayaller doktor olmak, avukat olmak gibi...İşte ben 18 yaşında bunların hiç gerçekleşmeyeciğini anladığımda özgür olduğumu hissettim.

                Herkes gibi bir tezgahtar ol ama utanma sakın; sana satış danışmanı diyerek gururunu okşayacaklar veya al eline defteri muhasebeci ol nasılsa masanda finans elemanı yazıyor. Hiç bir şey olamadığın için tasalanma televizyonlarda onlarca yarışma var birinde şans bulursun elbet 5 dakika da olsa şöhretin tadına varırsın. Soruyorum kendime en büyük zafer nedir veya hiç bitmesin istediğim bir an var mı? Bu sorular sadece cevabını duymak istediğim için aklımın bir köşesinde. Düşeceğimi bilsem bile zirve de birkaç dakikalığına yer almak istiyorum. Beni tek düşündüren şey bu. İnsanlar o zirveye hangi zorluklarla tırmandığınıza bakmazlar. Alnınızdan akan teri, parçalanan etinizi görmezler.

                  İnsanlar hergün aynı şeyleri yapıyor. Aynaya bakıp konuşuyorlar, hayallerindeki gibi olmak istiyorlar. Ama cesaretleri olmadığı için eyleme geçemiyorlar. İlişkiler tek porsiyonluk olmuş, tatlı niyetine kaçamaklar yapıyoruz. Tüm olumsuzlukları acı bir kahve niyetine içerken,  tadımız kaçmasın diye hayalleri çikolata gibi atıyoruz ağzımıza. Bütün bunları görmezden gelenler belki de hiçbir şey olmamış gibi yaşabiliyorlar işte o yüzden hayatın elinden tutmak lazım. Yani tüm benliğiniz ile size sahip olacak bir ruh eşi ile...
                 

Bir insanın ölümü düşünmek için haklı bir sebebi olabilir mi?

2021 yılında hiç blog yazmamışım. Ne olacak benim bu üşengeçliğim bilmiyorum. Halbuki eskiden her Allah'ın günü bir şeyler yazardım. 20&...