1 Ocak 2019 Salı

Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?

Koskoca bir yıl nasıl geride kaldı inanın anlamış değilim. Geriye dönüp muhasebe yapmaktan sıkıldım. Geleceğe dönük yaşayacak kadar da şanslı değilim. Elimde bir tek bugüne tutunmak kalıyor.  

Koskoca ülke ekonomisinin, koskoca şirketlerin kağıttan kaplanlar olduğunu hepimiz gördük. İşlerinden bir telefon konuşması ile kovulanları, merdiven kenarında ağlayanları gördüm. Çocuklarının geleceği için borca giren insanların kapı önüne konulduğunu gördüm. İyi bir diploma, birkaç yabancı dil, onlarca sertifika, çift haneli maaş, pahalı hediyeler, şık takım elbiseler... Bunlara sahip olabilmek mi tüm derdimiz? 

Son 2 yıldır bedenimi iş yerine zar zor taşıyorum. Bir sabah yolda giderken yıkılıp olduğum yerde kalmayı bekliyorum. Peki neden devam ediyorum? Olmak istediğim insan olmak isterken, olmak istemeyeceğim insana dönüşüyorum. Aksi, sinirli, çekilmez ve katlanılmaz. 

Maalesef şikayet etme lüksü olmayan insanlar var? Mesela babanız 60 yaşına merdiven dayamışken ve hâlâ çalışmaya devam ederken sizin şikayet etme lüksünüz var mı? Yoruldum, usandım, köreldim, hayallerim var benim diyebilmek kimilerine göre kolay. Fakat kendi elimle boğazımı sıkıp susturuyorum içimdeki sesi. 

Kız kardeşimin tek sıkıntısı başkalarının ondan daha mutlu olması. Henüz dışarıda kocaman bir dünya olduğunun farkında bile değil. Yaşlı bir insan değilim ya da çok fazla deneyim sahibi biri. Fakat kardeşimin geçeceği yollardan geçip bulunduğum yere geldim. Bir şekilde geldim ama nasıl geldim bilmiyorum. Hiç olmazsa o bilerek ve isteyerek yola çıksın. Annem bir şeyler istiyor. İstemek hakkı ise karşılamak da boynumun borcu sanırım. Peki ben ne zaman kendimi düşünmeye fırsat bulacağım. 

Evliliği kaçış olarak gören insanlar var. Sanırım başka bir kafesten bir başka kafese geçmekten farksız. Bukowski'nin çok sevdiğim bir sözü vardır: "Ağaçta duran kuş, altındaki dalın kırılmasından hiç korkmaz. Onun güveni ağaca değil kendi kanatlarınadır." Bir kuş kadar hür olmak isterdim. Ya da kendi kanatlarıma güvenmek. İnsanlara kendimi anlatma gereği duymuyorum artık. Bilirim anlamazlar. Herkes kendi dünyasının gerçekleri ile yüzleşmek zorunda. 

Yeni yılda temennilerim, beklentilerim, hedeflerim hiç biri yok. Ayakta kalabilmek tek planım. Akıl sağlığımı korumak ve kendi hayatımın anlamını kavrayabilmek. Hayatı hiç akışına bırakamadım bu yaşıma kadar. Kafamda hep bin bir türlü tilki dolandı. Hayaller kurdum, yıkıldıklarını gördüm. Planlarım hep ertelendi. Peki bu yıl ne yapacağım?
  • Yemek yemeyi seviyorum, bir zamanlar öğrenciyken yemek yapmayı da severdim. Önümüzdeki üç aylık süreçte bir yemek kursuna yazılmayı düşünüyorum. Arkadaşlarıma sofralar kurmayı severdim. Yeni insanlarla ve eski dostlarla aynı sofrada eğlenmek istiyorum.
  • Okumak benim için bir kalkan ise, yazmak en büyük silahım. Yakın zamanda yazarlık atölyesine gidip artık kafamda tüm taşları yerine oturmuş olan kitabı yazmak niyetindeyim. Tabi sadece benim anlayabildiğim şiirlerimi de yayınlamak önceliğim olmalı :)
  • Borç ödemekten ve ev geçindirmekten uzak yollara düşmeyi unuttum. Neresi olur şimdiden bilemiyorum ama evimden uzaklara gitmek için hazırlanmalıyım. Merak ettiğim yeni yollardan geçmek, yeni yerler görmek değil. Yeni hikayelere tanıklık etmek.
  • Üç yıldır yüksek lisansımı bitirmiyorum. Bir yanım hep öğrenci kalsın. Akademik çevreden ve ülkenin eğitim politikasından bir beklentim yok. Bir zamanlar amfide öğrencilere ders anlatma hayali kuruyordum. Aptalca bir hayal işte. Ne diyecektim onlara. Benim yapmaya cesaret edemediğim şeyleri mi yapın diyecektim. Çok gezin, hayal kurun, hayallerinizin peşinden koşun, aşık olun, okumaktan usanmayın, kendi düşünceleriniz ve kendi cümleleriniz olsun. Bunlar karın doyurmuyor gençler. Hayat izlediğimiz filmlerdeki gibi değil maalesef. O yüzden bu sene yüksek lisans tezimi verip kurtulmak istiyorum.
  • Beni mutsuz eden işimden istifa etmek istiyorum. İşim derken çalıştığım şirket değil tek kast ettiğim. Sevdiğim bir şeyleri yapmak istiyorum ya da kalbini kırmak zorunda olmayacağım insanlarla çalışmak istiyorum. Kendim olabileceğim, sadece işimi yaparak tatmin olabileceğim bir iş istiyorum. Kısacası aynı bokun laciverti olmamalı. Bunca yıl aldığım eğitimi, diplomayı çöpe atmak istiyorum.  
  • Kimi insanları mutlu ediyorum, kimilerini ise mutsuz. Kimi insanların derdini dinliyorum, kimilerine ise kayıtsız kalıyorum. Rakı sofralarına insanları davet ediyorum, sırf onların dertlerini dinleyip teselli etmek için. Sabah kahvaltıları ediyorum insanlar biraz rahatlasın ve huzurlu hissetsin diye. Kendimi teselli etmeyi ve kendi yaralarımı sarmak istiyorum bu sene. Çünkü beni benden daha iyi anlayacak ve beni teselli edecek insanı bulma ümidimi her geçen gün kaybediyorum. 
Kısacası bu yıl maddi değil, manevi bir huzur peşindeyim. Saydıklarımı yapabilmem için maddi bir özgürlüğe ihtiyacım var bunun farkındayım. Çalışmak zorundayım, ev geçindirmek zorundayım, borç ödemek zorundayım, kendimden başka herkese destek olmak zorundayım. Tüm bunları yaparken nasıl mutlu olunacağını ve kendi hayallerimin peşinden nasıl koşacağımı da öğrenmek zorundayım. Hiçbir zaman kolay olmadı ki? Bakalım bu sene hangi pişmanlıkları yaşayacağım, kimlere güveneceğim, kimler yarı yolda bırakacak ya da ben kimlerin yoluna çıkmaktan korkacağım. Göreceğiz bakalım 2019...

Bir insanın ölümü düşünmek için haklı bir sebebi olabilir mi?

2021 yılında hiç blog yazmamışım. Ne olacak benim bu üşengeçliğim bilmiyorum. Halbuki eskiden her Allah'ın günü bir şeyler yazardım. 20&...