Bu gece geçmişi yad ettim. Kaybettiklerimi ve kazandıklarımı masaya koydum ve önüme baktım. Aynada değişen yüzümü, kırlaşan saçlarımı seyrettim. Ve bir günün daha benden alıp götürdükleriyle arkama yaslanıp düşüncelerimi kağıda döktüm...
Bayramlar her zaman için bir aile için özel olmuştur. Bizim ailemiz için de her zaman öyleydi. Her zaman harika geniş bir aileye sahip olduğumu düşünmüşümdür. Her bayram tüm aile İzmit'te o güzel bahçeli evimizde biraraya gelir, bayramı beraber geçirirdik. Büyükler kahkahalar eşliğinde sohbet eder,biz torunlar ise o koca bahçede bir oraya bir buraya koştururduk. Dedem bize her bayram enfes poğaçalar, harikulade baklavalar yapar damaklarımızı şenlendirirdi. Anneannem bizi yanaklarımızdan öperdi, ama arada da bahçedeki çiçeklere zarar vermeyelim diye de uyarmıyor değildi :) Ne güzeldi o günler. Evet ne güzeldi diyorum çünkü o günler galiba geçmişte kaldı...
Geçen yıl 28 Ağustos'ta anneannem aramızdan ayrıldI. Ölüm hakkında konuşmak tuhaf bir durum ama o güne kadar ölüm hiç bu kadar yakınımda olmamıştı. Belki onun ölümünü bekliyorduk ama kabullenmek istemiyorduk. Onu en son Hasan dayımlarda görmüştüm. Ayrılmadan bir gece önce bize çocukluğumuzu nasıl da büyüdüğümüzü anlatmıştı. Günden güne gözlerimizin önünde eriyen anneannemi yine de teselli ediyorduk. Moral çok önemliydi bir kanser hastası için ; ama 74 yaşında koca çınar 7 çocuk, 17 torun sahibi FATMA KAMACI kim bilir neler görmüş,yaşamıştı bu hayatta Azraille buluşmasına az kaldığını mı anlamayacaktı. Onunla son vedalaştığımda sanki biliyordu, neler olacağını. Hadi torunlarım kendinize iyi bakın ; kim bilir bir daha görüşemeyiz belki demişti. Evet haklı çıkmıştı, onu kanlı canlı son görüşümdü, ta ki dedemin kefenini sıyırmasına kadar...
Onsuz geçen bayramlar artık daha sessiz, daha tatsız geliyor. Yediğimiz tatlının, attığımız kahkahanın eski tadı yok. Ya dedeme birşey olursa işte o zaman bu aile bir daha eskisi gibi bir araya gelecek mi ? Koskoca aileyi biraraya getiren koca çınarlar da olmasa kimsenin birbirinden haberi olmayacak. 7 kardeş 17 torun ve birbirinden farklı hayatlar...
Bayramlar her zaman için bir aile için özel olmuştur. Bizim ailemiz için de her zaman öyleydi. Her zaman harika geniş bir aileye sahip olduğumu düşünmüşümdür. Her bayram tüm aile İzmit'te o güzel bahçeli evimizde biraraya gelir, bayramı beraber geçirirdik. Büyükler kahkahalar eşliğinde sohbet eder,biz torunlar ise o koca bahçede bir oraya bir buraya koştururduk. Dedem bize her bayram enfes poğaçalar, harikulade baklavalar yapar damaklarımızı şenlendirirdi. Anneannem bizi yanaklarımızdan öperdi, ama arada da bahçedeki çiçeklere zarar vermeyelim diye de uyarmıyor değildi :) Ne güzeldi o günler. Evet ne güzeldi diyorum çünkü o günler galiba geçmişte kaldı...
Geçen yıl 28 Ağustos'ta anneannem aramızdan ayrıldI. Ölüm hakkında konuşmak tuhaf bir durum ama o güne kadar ölüm hiç bu kadar yakınımda olmamıştı. Belki onun ölümünü bekliyorduk ama kabullenmek istemiyorduk. Onu en son Hasan dayımlarda görmüştüm. Ayrılmadan bir gece önce bize çocukluğumuzu nasıl da büyüdüğümüzü anlatmıştı. Günden güne gözlerimizin önünde eriyen anneannemi yine de teselli ediyorduk. Moral çok önemliydi bir kanser hastası için ; ama 74 yaşında koca çınar 7 çocuk, 17 torun sahibi FATMA KAMACI kim bilir neler görmüş,yaşamıştı bu hayatta Azraille buluşmasına az kaldığını mı anlamayacaktı. Onunla son vedalaştığımda sanki biliyordu, neler olacağını. Hadi torunlarım kendinize iyi bakın ; kim bilir bir daha görüşemeyiz belki demişti. Evet haklı çıkmıştı, onu kanlı canlı son görüşümdü, ta ki dedemin kefenini sıyırmasına kadar...
Onsuz geçen bayramlar artık daha sessiz, daha tatsız geliyor. Yediğimiz tatlının, attığımız kahkahanın eski tadı yok. Ya dedeme birşey olursa işte o zaman bu aile bir daha eskisi gibi bir araya gelecek mi ? Koskoca aileyi biraraya getiren koca çınarlar da olmasa kimsenin birbirinden haberi olmayacak. 7 kardeş 17 torun ve birbirinden farklı hayatlar...