Metrodan indikten sonra ağır ağır ilerledim eve doğru bu akşam. Ilık sayılabilecek bir kış günü, derin derin nefes aldım her köşesinde hatıralarımın olduğu, bir zamanlar top koşturduğum sokaklardan şimdi üzerinde takım elbiseli, mesaisini aksatmayan, her sabah küfrederek uyanan, hayatı sorgulamaktan paranoya olmuş bir adam olarak geçiyorum.
Bizim jenerasyon özgürlüğüne aşırı düşkün orası kesin. Hayal kurmaktan zevk duyan ve o hayallerin ucundan tuttuğunda bırakmayan insanlar. Şanslıyım ki zenginliği para ile değil, zamanını ne kadar verimli kullandığı ve mutluluğu ile ölçen dostlarım var. Dünyayı otostop yaparak gezen arkadaşım, başarılı iş kadınları ama işkolik olmayan cinslerinden, siyasi bir davanın peşinden koşan idealistler, adalete olan inancımızı korumamıza vesile olan avukat dostlarım, hayallerimizi ucuza pazarlayan bankacılar ve daha niceleri...Hepimiz farklı bir yol seçtik fakat gidiş biletlerimizin hepsi aynı yere. Ernesto Che diyor ya; belki hiçbir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şeyde bizi yolumuzdan etmedi. İşte aynen öyle, sıradanlığın keyfini çıkaran, basit mutlulukların peşinden koşan, hayalleri büyük ,adımları küçük insanlarız. Belki çoğu arkadaşımı arayıp sormuyorum; ama uzaktan mutlulukları ile gurur duyuyorum. Neyi başardığı veya kaç para kazandığı umrumda değil. Sıradan yaşantısına bir anlam yükleyebildiyse ne mutlu ona.
Her sabah Levent metrosundan çıkarken koca koca binalara takılıyor gözüm. Bizim omuzlarımıza bu yükü neden koydular. Herkes köşesini kapmış ise ben nasıl mutlu bir adam olacağım diyorum kendi kendime. Tam o sırada soğuk bir kış günü üşüyen ellerine hohlayarak ısınmaya çalışan teyzeyi görüyorum. Her sabah insanlara lezzetli ama ucuz kahvaltı hazırlayan. Evine ekmek götüren, çocuklarının hayallerine destek çıkan cefakar anne. Sonra camekanlarda yansıyan kendime bakıyorum. Bu bezmişliğin sebebi aslında gün gibi ortada. Çocukluğumuzdan beri hayata bir yarış atı gibi hazırlandık. Diploma almamız ile start verildi ve koşu başladı. Bakalım kariyer basamaklarını kim daha hızlı çıkacak. Örnek gösterilen başarılı ve çok para kazanan teyze çocukları size hep örnek gösterilecek. (Şaka bir yana iyi ki var o teyze çocukları. ) Sonra daha 22 yaşınızda kalıp düşünceler girecek aklınıza. Aileme olan vefa borcumu nasıl öderim. Hemen para biriktirmelisiniz, bankadan biraz kredi çeker ev alırsınız o vefakar ailenize. Derken artık evlenme gereği duyar kendi yuvanızı kurarsınız. Çocuklar gelir art arda, emeklilik planları başlar yavaş yavaş. Sonra bir bakarsınız koskoca bir ömür harcanmıştır refahın peşinde koşarken...Bu düşüncelere aklıma geldikçe hayat daha çekilmez oluyor.
Misal tası tarağı toplayıp gidesim var buralardan. Sırtımda çantam, elimde kalemim kitabım. Hem okurum hem yazarım bilmediğim diyarları gezerken. Yeni insanlar tanırım, para kazanarak değil, insan tanıyarak geçer ömrüm. Yıllar sonra arkama dönüp baktığımda birkaç mevduat cüzdanı değil de; sohbetiyle çayıma eşlik eden, kahkahasıyla evimi inleten dostluklar bulurum. Hayal diyerek geçmiyorum. Azimli değilim fakat azimli olmayanlarında mutlu olduğu bir dünyanın var olduğuna inanıyorum. Hayatımın bu dönemi borç ödeyerek geçiyor. Bana verilen emeklerin ve olan inançların karşılığını vermek. Ne de olsa ağaç kovuğundan çıkmadık. Ama inanıyorum ki ;kardeşim bu yükü omuzlarında hissetmek zorunda kalmayacak. O yüzden bugün daha çok çalış,
kendi mutluluğun için başkalarını mutlu et...
Bizim jenerasyon özgürlüğüne aşırı düşkün orası kesin. Hayal kurmaktan zevk duyan ve o hayallerin ucundan tuttuğunda bırakmayan insanlar. Şanslıyım ki zenginliği para ile değil, zamanını ne kadar verimli kullandığı ve mutluluğu ile ölçen dostlarım var. Dünyayı otostop yaparak gezen arkadaşım, başarılı iş kadınları ama işkolik olmayan cinslerinden, siyasi bir davanın peşinden koşan idealistler, adalete olan inancımızı korumamıza vesile olan avukat dostlarım, hayallerimizi ucuza pazarlayan bankacılar ve daha niceleri...Hepimiz farklı bir yol seçtik fakat gidiş biletlerimizin hepsi aynı yere. Ernesto Che diyor ya; belki hiçbir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şeyde bizi yolumuzdan etmedi. İşte aynen öyle, sıradanlığın keyfini çıkaran, basit mutlulukların peşinden koşan, hayalleri büyük ,adımları küçük insanlarız. Belki çoğu arkadaşımı arayıp sormuyorum; ama uzaktan mutlulukları ile gurur duyuyorum. Neyi başardığı veya kaç para kazandığı umrumda değil. Sıradan yaşantısına bir anlam yükleyebildiyse ne mutlu ona.
Her sabah Levent metrosundan çıkarken koca koca binalara takılıyor gözüm. Bizim omuzlarımıza bu yükü neden koydular. Herkes köşesini kapmış ise ben nasıl mutlu bir adam olacağım diyorum kendi kendime. Tam o sırada soğuk bir kış günü üşüyen ellerine hohlayarak ısınmaya çalışan teyzeyi görüyorum. Her sabah insanlara lezzetli ama ucuz kahvaltı hazırlayan. Evine ekmek götüren, çocuklarının hayallerine destek çıkan cefakar anne. Sonra camekanlarda yansıyan kendime bakıyorum. Bu bezmişliğin sebebi aslında gün gibi ortada. Çocukluğumuzdan beri hayata bir yarış atı gibi hazırlandık. Diploma almamız ile start verildi ve koşu başladı. Bakalım kariyer basamaklarını kim daha hızlı çıkacak. Örnek gösterilen başarılı ve çok para kazanan teyze çocukları size hep örnek gösterilecek. (Şaka bir yana iyi ki var o teyze çocukları. ) Sonra daha 22 yaşınızda kalıp düşünceler girecek aklınıza. Aileme olan vefa borcumu nasıl öderim. Hemen para biriktirmelisiniz, bankadan biraz kredi çeker ev alırsınız o vefakar ailenize. Derken artık evlenme gereği duyar kendi yuvanızı kurarsınız. Çocuklar gelir art arda, emeklilik planları başlar yavaş yavaş. Sonra bir bakarsınız koskoca bir ömür harcanmıştır refahın peşinde koşarken...Bu düşüncelere aklıma geldikçe hayat daha çekilmez oluyor.
Misal tası tarağı toplayıp gidesim var buralardan. Sırtımda çantam, elimde kalemim kitabım. Hem okurum hem yazarım bilmediğim diyarları gezerken. Yeni insanlar tanırım, para kazanarak değil, insan tanıyarak geçer ömrüm. Yıllar sonra arkama dönüp baktığımda birkaç mevduat cüzdanı değil de; sohbetiyle çayıma eşlik eden, kahkahasıyla evimi inleten dostluklar bulurum. Hayal diyerek geçmiyorum. Azimli değilim fakat azimli olmayanlarında mutlu olduğu bir dünyanın var olduğuna inanıyorum. Hayatımın bu dönemi borç ödeyerek geçiyor. Bana verilen emeklerin ve olan inançların karşılığını vermek. Ne de olsa ağaç kovuğundan çıkmadık. Ama inanıyorum ki ;kardeşim bu yükü omuzlarında hissetmek zorunda kalmayacak. O yüzden bugün daha çok çalış,
kendi mutluluğun için başkalarını mutlu et...