18 Şubat 2018 Pazar

Belki Bir Gün Hayattan...

Odamın güneş ışıkları ile dolduğu huzurlu bir pazar gününden yazıyorum. Masamın üstünde Wallerstein ve Can Yücel okunmak için beni bekliyor. Sıcacık çayın buharları gözüme geliyor. Ve Cem Karaca arka fondan bana eşlik ediyor. Cuma günleri sistem eleştirisi yaparken, pazar günleri geçen zamanın muhasebesini yapıyorum genelde. O zaman başlayalım.

Ülke ekonomisini insan bedenine benzetirsek şu an yüksek ateş ile hayatını idame ettirmeye çalışan bir ekonomimiz var. Çoğu insan durumun farkında değil. Gayet tabi normal. Çünkü insanlar günü kurtarmanın peşinde. Benzine litre başı yapılan kuruş zammın derdinde. Enflasyon %12'lerde iken memura yapılan %3 zammın peşinde. Özel sektör çalışanları misal ben alamadığımız terfinin, yeni yılda verilecek olan performans zammının peşindeyiz. Kısacası ülkenin yarısı yaşama ve geçim derdinde iken, diğer yarısı alıştığı yüksek hayat standartlarının her geçen gün göz göre göre düşüyor olmasının derdinde. 

Tipik Türk politika taktiği. Mutsuz insanlar topluluğunun dikkatini nasıl dağıtabiliriz? Hükümetimiz her zaman ki gibi bu konudaki başarısını göstermekte. Twitter ve ekşi sözlük'te açılan başlıklardan gündemi takip edelim. Survivor yine gündemde. Akşamları zapping yaparken Acun'un kanalında yarışmayı harıl harıl değerlendiren mal değnekleri var. Ne diyordu bir büyüğümüz: "Böyle cehalet anca eğitimle olur."

Afrin operasyonunda 30 gün geride kaldı. 32 vatan evladını şehit verdik güncellenen rakamlarla. Diğer tarafta ise 1600 küsür etkisiz hale getirilen terörist var. Etkisiz hale getirildi ne demekse. Öldü mü sakat mı kaldı ne oldu amına koyim. Durum böyle iken. Siyasetçiler sidik yarıştırmaya devam ediyor. Reis her zaman ki gibi aldatılmaya devam ediyor. Dün söylediklerini bugün kendi ağzı ile yalanlıyor. Gerçi artık yalanlama zahmetinde bile bulunmuyor. Balık hafızalı seçmeni...

Devlet Bahçeli boks eldiveni takıp poz veriyor. Ulan kolundan tutmasalar helaya gidemiyorsun be adam. Yapacağın seçim ittifakına sıçayım. Ülkenin sorunlarını konuşmak yerine Ak partinin yedek lastiği olmuşsun. Hani vizyon hani misyon. Ekonomi için reçeten nedir? Peki adalet sistemine ne demeli? Kalkınma için bir önerin var mı? Gelir dağılımı adaleti ne olacak?

1950'li yıllarda köyden kente göç edenlerin oluşturduğu gecekondu mahallerinden, 2018 yılında özel sektörün her boş arsaya diktiği Rezidans ve siteler ile doldu taştı İstanbul. Evi satan memnun, krediyi veren memnun. Kiracıların sayısında azalma yok. 

Gündem bu kadar karışık iken çocuklara tecavüz gündeme geldi. Aile bakanlığından ses seda yok. Ünlüler video çekip internete atıyor. Çocuğuma dokunma! Hedef kitleye ulaştı mı? İktidar partisinin umurunda mı? Evet bir kaç güne yine görmezden gelinecek ta ki bir sonraki tecavüz olayına kadar. 

MHK başkanını istifaya davet ediyoruz. Konumuz Türk futbolunun kanayan yarası: Hakem hataları. Beşiktaşlılar zorlu fikstürden şikayetçi. Hakemler tarafından budanıyorlar. Aykut Kocaman maç sonlarında önce hakemleri şikayet ediyor sonra 3 Temmuz sürecine değiniyor. Fenerbahçeliler ayakta uyumaya devam ediyor. Hakem milleti yaptığı hatalar ile kendi bacağına sıkıyor. Federasyon kimi kolluyor ben henüz anlayamadım. Herkes kendi hakkının yendiğini düşünüyor. Şampiyonluklar şaibeli. Tıpkı ülkedeki genel seçimler gibi. 

Bir ülke düşünün kaybedenler mağrur, ezilenler haklı; seçimi kazananlar ve ligi şampiyon bitirenler ise şaibeli. Böyle bir ülkede kaybetmeye mahkumuz. Batı Medeniyeti ne uzuyor ne kısalıyor. Refah seviyesi artmasa da azalmıyor. Teknolojik yenilikler hız kesmeden devam ediyor. Yıllar önce kurulan medeniyet her geçen gün modernize ediliyor. Peki biz? Daha herhangi bir düzen kurulamadı. Refahı arttırmak bir yana, bırakın yerinde saymayı geriye gidiyoruz. Teknoloji desen ezelden beri ithal. Diyanet insanoğlunun şehvetine takmış durumda. Birbirimizi kaç yaşından itibaren sikebiliriz onu hesaplamanın peşinde. Yaş sınırı her geçen gün düşüyor. Sanırım önemli olan kişinin rızası... 

Ve takvimlerden bir yaprak daha eksilirken gelecek günlere olan umutlarımızı yastık altında saklamaya devam ediyoruz. Geceleri uyurken koynumuza alıyoruz. Aziz Nesin ile bitiriyorum bu yazıyı:
"Bir gün bu memleketin yanağına öpücük,
  Baş ucuna da bir not bırakıp gideceğim:
  Öyle güzel uyuyordun ki; uyandırmaya kıyamadım..."

11 Şubat 2018 Pazar

Zeytindalı mı? Zeytinyağı mı?

Gecenin bir yarısı yatmadan önce son bir kez gündeme göz atmak için twitter'a girdim. Gündemde şehitlerimiz var. 10 Şubat Cumartesi günü 11 vatan evladını daha şehit verdik. Hepsine #Allahtan rahmet diledik. #Suriye'yi yaktık Afrin'e girdik. Sonra eğlence programını iki haftadır iptal ettiği için Tolga Çevik'e övgüler düzdük. Acun Survivor ile yine gündemde. Yazanların %90'ı hakaret ediyor. İzlemeyin, izletmeyin diyorlar. Birkaç haftaya reyting de tavan yaparlar. 

Birkaç yıl önce askerlik yaptığımız dönemden komutanlığımızı yapan abilerimizin şehadet haberlerini alıyoruz. Hani o gülüp eğlendiğimiz, ceza verip bizi metrelerce yerlerde süründüren adamlar. İçtima sonrası memleket meselelerini tartıştığımız, telefondan birkaç aylık çocuklarını gösterip hasret kokan gözlerle çocuklarına bakan adamlar. Hayatımızın bir döneminden gelip geçtiler. Anılarımızda yerlerini edindiler. Şehit çocuklarını düşünün. Hayat henüz kundakta, ilkokul sıralarında başlıyor. Devlet parasız yatılı okullarında okuyacaklar, devletin bağladığı maaş ile kıt kanaat geçen bir ömür. Anneler bin bir emekle üzerlerine titreyecek. O çocukların yıllar geçse de akıllarından çıkmayacak tek bir kelime olacak. "Vatan sana canım feda..."

Televizyonlarda Afrin harekatı an be an yayınlanıyor. Bir sonraki hamlemizi canlı yayında bağlanıp savaş muhabirinden öğreniyoruz. Anchorman'ler televizyondan reyting savaşları uğruna kendilerince ayar veriyorlar teröristlere. Milli ve yerli duruş sergilemek için sıraya girmiş herkes. Siyasetçiler yaklaşan seçimin ince planlarını yapmakta. Ben meclisteki hiçbir insanın samimiyetine ve üzüntüsüne inanmıyorum. Çünkü yaptıkları yüzsüzlüklerle bizi o kıvama getirdiler. 

Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu'ndan haz etmem. Sivas olaylarındaki ihmalinden dolayı. Son birkaç gündür twitter'dan attığı mesajlar dikkatimi çekti. Benim gibi düşünenlerin sesi olmuş. Muhalefet veya sorgulayan vatandaşlar neyi konuşmaya kalksa Zeytindalı operasyonunu bahane edip Zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar. Enflasyon %12'lerde, Merkez bankasının kur politikası iflas etmiş durumda. Liyakat sahibi insanlar tarafından yönetilmiyor. Fetö operasyonları ile içeriye alınan ve görevlerinden ihraç edilen binlerce insan var. Masum insanlar aylarca hatta yıllarca hapis yatarken Hüseyin Avni Mutlu ve Hüseyin Çapkın tahliye edildi. Devlet memurları kovulmak ile korkutuluyor. Ak Parti 15 yıllık iktidarında her alanda deneme yanılma yöntemi ile binlerce ailenin ocağını söndürdü. Eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi attı. Ordunun vatansever ve cesaretli evlatlarını ya zindanlarda öldürdü, ya mahkemelerde süründürdü, ya da cephelere sürüp öldürttü. 

15 yıl boyunca dış mihrak iç mihrak diyerekten onlarca düşman yarattı. PKK uzantılarını şirin gösterip meclise aldı, cemaatin devletin içine tamamen sızmasına kendi elleri ile yataklık etti. Doğu'da PKK'nın silahlanmasına ve güçlenmesine göz yumdu. Yanlış dış politikaları sonucu Irak parçalandı, Filistin konusu sulandı, Suriye savaş alanına döndü. Tüm bu olanlarda dış mihraklar kadar bizim de yanlış politikalarımızın payı var. Ve şimdi geldiğimiz noktada Churchill'in de dediği gibi "Savaşın başladığı yerde politika iflas etmiştir".  

İktidar'ın ekonomiyi kalkındıracak bir hamlesi yok. Özel sektör sermaye birikimi yapamadı. Yeni yatırımlar borçlanarak yapılıyor. Yani devletin güya kendi kasasından para çıkmasın diye özel sektöre verdiği ihaleler aslında devlet bankalarından veya özel bankalardan alınan krediler ile finanse ediliyor. Vergi borçları ya iptal ediliyor ya da siliniyor. 19 milyon insan kirada oturmaya devam ederken İstanbul'da her boş arsaya lüks konutlar yapılmaya devam ediyor. Parasız eğitim diye yapılan propagandanın arkasında okul aile birliği aidatları veya kayıt için alınan bağışlar ile sömürülen aileler var. Bedava dağıtılan kitapların içi bilgiden ve sorgulayıcı bakış açısından yoksun. Adalet sistemi her zaman ağır ve aksaktı. Fakat bu iktidar döneminde masumiyet karinesi diye bir şey kalmadı. İnsanların masumiyeti anlaşılana kadar yuvaları yıkıldı, işleri battı, ölümle burun buruna geldiler. Suçluların ise suçu anlaşılana kadar kahraman ilan edildiler, bakanların elinden plaket aldılar, gazetelerde boy boy resimleri yayınlandı, hükümet sözcüleri tarafından avukatlıkları yapıldı ve günün sonunda ceplerini doldurup yurt dışına kaçtılar. Dün ak dediklerine bugün kara, kara dediklerine ak demeyi huy edindiler. 

Demokrasilerde halk tüm yanlışları denedikten sonra doğruyu bulurlar, demiş Churchill. Lakin ikinci bir demokrat parti vakası ile karşı karşıyayız. Geçmişle hesaplaşacağız diye Cumhuriyet ile hesaplaşılıyor. Mustafa Kemal'i tek adam diye diktatörleştirenler, Padişah'ı göklere çıkartıyorlar. Dün ile bugünü kıyaslarken yarınlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz. 

Savaşın bir kazananı olmayacak. yüzlerce nur yüzlü vatan evladı şehit olacak. Milli servet dağa taşa atılarak harcanacak. Doğru bir dış politika uygulansa idi Suriyeli göçmenlere harcanan paralar ile ülkenin kendi ihtiyaçlarının giderilebileceği anlaşılacak. Anadolu'daki yoksul ve damsız okullar kaderine terk edilmeye devam edilecek. Öğretmenler veya diğer kamu personeli adayları kadro beklemek ile yılları heba olacak. Gelir dağılımı adaletsizliği git gide artacak. Yerli para değer kaybetmeye devam edecek. Kadına şiddet azalmak yerine daha da artacak. Çocuk gelinlerin kaderinde herhangi bir değişiklik yok. Bilim ve sanat alanındaki gelişmelerden bir haber kalmaya devam ederken diyanet işlerinin bütçesinde ve personel artışındaki hıza yetişemeyeceğiz. Aklıma gelmeyen daha bir sürü yanlış giden şeyler var. Ve 2019 seçimlerine doğru giderken tüm bu aksaklıkları konuşamayacağız bile; çünkü birileri çıkıp ama Afrin var, ama milli ve yerli duruş, ama savaştayız deyip kendi ekmeklerine yağ sürecek. Ve en iyi ihtimal biz daha ileriye gideceğimiz yerde tekrardan başa döneceğiz. Cehaletimiz daha da artmış, daha çok şehit vermiş, işsizler topluluğumuz daha da artmış bir şekilde...

Bir insanın ölümü düşünmek için haklı bir sebebi olabilir mi?

2021 yılında hiç blog yazmamışım. Ne olacak benim bu üşengeçliğim bilmiyorum. Halbuki eskiden her Allah'ın günü bir şeyler yazardım. 20&...