21 Temmuz 2019 Pazar

Gerçekten yapmak istediğim şeyi neden yapamıyorum?

En son hangi tarihte yazdığıma baktım. Aradan tam dört ay geçmiş. Çok şey yapmak isterken farkında olmadan severek yaptığım şeyleri bırakmışım. Bir ara şiirler yazardım hiç aşık olamadığım kızlara. Sahaların tozunu attırır, raket gibi sol ayağımla topun anasını ağlatırdım. Cuma günleri mesai bitimi sevdiğim yazarlara ya da filozoflara bir selam çakar, sistem eleştirisi yapardım. Hayatımın bu döneminde hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Vazgeçemediğim tek şey sanırım okumak.

Son zamanlarda ölüm konusu sıkça karşıma çıkıyor. Gerek okuduğum kitaplarda, gerek izlediğim filmlerde. Ve tabi ki erken yaşta veda ettiğim insanlar geliyor aklıma. Güya her birinin ölümünden ders çıkaracaktım. Çünkü insanlar neden ölür ki? Yaşayan faniler onlardan ders alsın diye öyle değil mi? 

Misal İlker öldüğünde hayatımda çok şeyin değiştiği biliyorum. Derdimi anlattığım, beraber hayaller kurduğum, hiç küsemediğim, hep kahkaha attığım insan eğer bir gün ansızın çekip gidiyorsa ve ben ona dur diyemiyorsam. Ki bırakın dur demeyi adamakıllı veda edecek vaktim bile olmuyorsa. Bugün dostum diye yüzüme gülen ama fırsatını bulduğunda kazık atan insanlar için neden üzüleyim ki. Hani her ölümden sonra gerçek ile bir an önce yüzleşmemiz için "Hayat kaldığı yerden devam ediyor" diyen cenaze levazımatçıları var ya. Evet onlara sapına kadar katılıyorum. Ama ölenler için değil yaşayanlar için. 

Geçen gün annem şakayla karışık babası kılıklı demişti bana. Bazen de tıpkı baban gibisin der. Binlerce kitap okudum, okuldan kaçıp top oynadım, aldığım kararların beni nereye götüreceğini bilmeden 29 yaşıma sapasağlam geldim. Bilmem kaç katlı bir kulenin sekizinci katında masabaşı bir işim var, herkesin sabahları birbirine zorla günaydın dediği. Hayat beni ot çeken, liseyi zar zor bitiren, deri atölyesinde ya da tamir atölyesinde işe başlayan birisi de yapabilirdi. Akşamları iş çıkışı kahveye gidip okey ya da batak oynayabilirdim. Eve giderken tekel bayiden birkaç şişe bira da alabilirdim. 

Fakat ben gerizekalı gibi işten çıkıp hemen evime gidiyorum. Çayımı içerken, kitabımı okuyup entelektüel mastürbasyon yapıyorum. Yazdıklarımı okurken neler düşündüğünü bilmediğim insanlara ekonomi hakkında, siyaset hakkında, edebiyat hakkında bir şeyler yazıyorum. Kimilerine tavsiyeler bile verdiğim oluyor. Ama anneme sorarsanız babam gibi olmayacağım dememe rağmen her geçen gün ona benziyorum. 

Babam başarılı bir insan olabilecek İken 1994 ve 2001 krizlerinden sonra değişen ülkemizde yeniliğe ayak uyduramayıp mesleği tarihe gömülenlerden. Hayatta çoğu kez kendinden çok, beraber çalıştığı insanlara güvendi. Çok çalışırsam, dürüst bir insan olursam ve aza kanaat edersem insanlar hakkımı verir ve mutlu olurum diye düşündü belki de. Tıpkı bugün oğlunun yaptığı gibi. Ben de onun gibi sevgimi göstermekten utanıyorum. Neden utanıyorum bilmiyorum. Diğer türlü de insanların sevgisini herkesin içinde göstermesi bana yapmacık veya yılışık geliyor olabilir. İtiraf etmem gerekirse bunu nasıl yapacağım da bilmiyorum.

Kendime şu soruyu soruyorum. Gerçekten yapmak istediğim şeyi neden yapamıyorum? Evet beni tanıyanlar az çok yıllardır yakınmalarımı ve anlattığım hayallerimi bilir. Ekonomiyi bilerek ve isteyerek okudum. Maalesef kolay yoldan değil zor yoldan mutlu olmayı denemek zorunda olanlardanım. Yıllarca bundan şikayet ettim ama şu da bir gerçek. Bu süreçte hayat beni sınarken aynı zamanda güzel de bir hediye verdi. "Kendime yetebilmeyi öğrendim."

Schopenhauer'in dediği gibi " İnsanın içinde ne kadar çok şey varsa, başkalarından o kadar az şey ister." Bu yaşımdan sonra öğrenmem gereken ya da diğer bir şekilde ifade etmek gerekirse öğrendiğim ama hayata geçiremediğim şey için yeterli cesareti bulmam gerek. Hayat acı çekmektir ve ben bu hayatta acı çekmeye değer birini bulmalıyım. 

Babamın hayatını anlatan bir söz var ise sanırım şudur: "Mutlu bir hayat olanaksızdır, insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca yaşamaktır." Babam bu yaşına kadar kahramanca yaşadı. Ben de onun yolundan ona benzeyerek ilerlerken umarım aynı zamanda mutlu olmayı da başarabilirim.

Bir insanın ölümü düşünmek için haklı bir sebebi olabilir mi?

2021 yılında hiç blog yazmamışım. Ne olacak benim bu üşengeçliğim bilmiyorum. Halbuki eskiden her Allah'ın günü bir şeyler yazardım. 20&...