Biz erkekler bazen çok ilginç olabiliyoruz. Hayal dünyamızda bir kadın yaratıyoruz. Sonra uygun vücut ölçülerine sahip olan bir tanesine o hayalimizdeki kadını yerleştiriyoruz. İlk başlarda herşey güzel gidiyor, saçmalıklara katlanabiliyorsun ama sonra bir şeyler çarpıyor yüzüne. Severek yaptığımız çoğu şeyi artık yapmıyoruz veya gizli saklı yapıyoruz. Ve hiç sevemeyeceğimiz şeyler bizim rutinimiz oluyor. Adına ilk başta AŞK diyoruz, sonra mantık ilişkisi oluyor. Karşılıklı olarak idare ediyoruz. Ve en sonunda herşey bitince koca bir SAÇMALIK oluyor...
Hayatımda ilginç bir dönemece giriyorum. Ne zaman bir şeyleri yapmaya heveslensem bir aksilik çıkıyor işte. Bu sefer de araya askerlik giriyor. Geçmişte yaşadığım bazı pişmanlıklar oldu. Hayalimin yakasına yapışmadım, çabuk vazgeçtim. Birkaç kız sevmiştim çok uzun zaman önce uzaktan bakmak ile yetindiğim. Ve şimdi askere gitmeden önce şapkamı önüme koydum. Bir kenarda kimseye söylemekten çekinmediğim hayallerim diğer tarafta kendime bile söylemeye cesaret edemediğim bir hissiyat. Döndüğümde ne bulurum bilemem. Ama düşünmek için epey bir zamanımın olacağı kesin.
Artık kendime yalan söyleyemiyorum. Aklımdan ve kalbimden geçen işi yapmak için neden bekliyorum ki. Önümde tek engel hayatım boyunca karşıma çıkan Allah'ın cezası bir sınav. Sonrasında meşakkatli bir süreç, daha çok okuyup, daha çok yazacağım. Arada düşüncelere dalacağım ama en nihayetinde kendim olacağım. Kimsenin ne dediği umurumda olmayacak. Belki kendime olan güvenimi tekrardan kazanıp bir kıza kalbime bile açabilirim. Aslında öyle birisi de var ama henüz hazır değilim. Daha doğrusu keyfimi bozmaya niyetim yok henüz :)
Sevdiğinizde ilginç bir ruh haline bürünürsünüz. Üzerinize vazife olmayan bir görev üstlenirsiniz. O'nu mutlu etmek, yüzünü gülümsetmek, derdine derman olmak. Peki sen, sen ne haldesindir? Bana gamsız, vurdum duymaz diyorlar. Doğru da söylüyorlar çünkü öyle olmak zorundayım. Sevmeyi beceremiyorum çünkü her defasında bokunu çıkartıyorum. Birilerini mutlu etmeyi o kadar çok istiyorum bu benim mutsuzluğuma mâl olsa bile. Şu an bir uyku halindeyim, rüyalarda mutlu olduğumu zannediyorum. Orası benim hakimiyet alanım. Ve birisi beni şiddetli bir şekilde sarsıp uyandırmadığı sürece de uyanmaya niyetim yok gibi...
Hayatımda ilginç bir dönemece giriyorum. Ne zaman bir şeyleri yapmaya heveslensem bir aksilik çıkıyor işte. Bu sefer de araya askerlik giriyor. Geçmişte yaşadığım bazı pişmanlıklar oldu. Hayalimin yakasına yapışmadım, çabuk vazgeçtim. Birkaç kız sevmiştim çok uzun zaman önce uzaktan bakmak ile yetindiğim. Ve şimdi askere gitmeden önce şapkamı önüme koydum. Bir kenarda kimseye söylemekten çekinmediğim hayallerim diğer tarafta kendime bile söylemeye cesaret edemediğim bir hissiyat. Döndüğümde ne bulurum bilemem. Ama düşünmek için epey bir zamanımın olacağı kesin.
Artık kendime yalan söyleyemiyorum. Aklımdan ve kalbimden geçen işi yapmak için neden bekliyorum ki. Önümde tek engel hayatım boyunca karşıma çıkan Allah'ın cezası bir sınav. Sonrasında meşakkatli bir süreç, daha çok okuyup, daha çok yazacağım. Arada düşüncelere dalacağım ama en nihayetinde kendim olacağım. Kimsenin ne dediği umurumda olmayacak. Belki kendime olan güvenimi tekrardan kazanıp bir kıza kalbime bile açabilirim. Aslında öyle birisi de var ama henüz hazır değilim. Daha doğrusu keyfimi bozmaya niyetim yok henüz :)
Sevdiğinizde ilginç bir ruh haline bürünürsünüz. Üzerinize vazife olmayan bir görev üstlenirsiniz. O'nu mutlu etmek, yüzünü gülümsetmek, derdine derman olmak. Peki sen, sen ne haldesindir? Bana gamsız, vurdum duymaz diyorlar. Doğru da söylüyorlar çünkü öyle olmak zorundayım. Sevmeyi beceremiyorum çünkü her defasında bokunu çıkartıyorum. Birilerini mutlu etmeyi o kadar çok istiyorum bu benim mutsuzluğuma mâl olsa bile. Şu an bir uyku halindeyim, rüyalarda mutlu olduğumu zannediyorum. Orası benim hakimiyet alanım. Ve birisi beni şiddetli bir şekilde sarsıp uyandırmadığı sürece de uyanmaya niyetim yok gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder