21 Temmuz 2024 Pazar

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği sessizliği dinlemek. Sömestr ve yaz tatillerinde dedemin evi bunun için en ideal yerdi. Sabahın köründe tarlaya iner kendi kendime konuşur, bir ağacın gölgesine çöker kendimi dinlerdim. Akşama doğru esen rüzgarın verdiği keyifle, çimenlere uzanır yaprakların hışırtısını dinler, masmavi gökyüzünde kayıp giden bulutları izlerdim. Kitap okumak, düşüncelerimi yazmak ve arada kafamı kaldırıp sessizliği dinlemek... Okuldan, sorumluluklardan, gereksiz insan kalabalığından, menfaate dayalı ilişkilerden uzakta olmak ne güzeldi. Önce anneannem öldü, sonra okul bitti, dedem iyice yaşlandı, çocukluğumun en güzel anılarının geçtiği ev harabeye döndü, dedem ölmeden önce beni unuttu. Bitti rüya! 

Poğaça, mısır, supangle ve sıcak ekmek kokardı dedemin evi. Didem Madak'ın o eşsiz dizeleri akla geliyor ister istemez. Ve ondan ilham alıyor insan. Bir daha çocuk olamayacağım. İçimdeki çocuk da her geçen gün ölüyor. Peki ya o mutluluğu bir daha yaşayabilir miyim? Kendi küçük ailemi kurabilirsem belki? 

Kendime koyduğum birçok hedefi başarmışım. Dünya için küçük, benim içinse büyük adımlar diyebilir miyiz? Geriye dönüp bakınca hepsinin bomboş bir avuntudan başka bir şey olmadığını görüyorum. Birileriyle rekabete girmek, mücadele etmek, kazanmak ve tüm herkese kendimi ispat etmek. Ne için? 

Geçen akşam annemlerle konuşurken bana ne istediğimi ve neden mutsuz olduğumu sordular? Benim yerimde olmak isteyen binlercesi varmış. Ailem arkamdaymış. İşim gücüm yerindeymiş. Sevilip saygı duyuluyor muşum. Şikayet etmek ve mutsuz olmak gibi bir lüksüm yok maalesef. 

Okuduğum binlerce kitaptan sonra her geçen gün altını çizdiğim kelimeler anlamını yitiriyor. Mutsuz değilim. Sadece yorgun ve üşengeçim. Payıma düşen mutluluğu daha fazla bekleyecek takatim de kalmadı. Üstesinden gelemediğim ve unutamadığım pek çok şey var: "Babamla hiçbir zaman yapamadığım konuşma, onun güvenini arkamda hissedemeyişim, bana çocukken ayırmadığı vakti ve sevgisi, geçim kaygıları, annem ve babam arasındaki dengeyi koruma çabam, sahip olduğum her şeyi tırnaklarımla kazıyarak elde ederken ruhen yıpranışım, beni gerçekten seven kızlara hak ettikleri mutluluğu veremem, kendimden kaçışım, hayallerimi sürekli yarınlara ertelemem ve en önemlisi de potansiyelimi boşa harcamam. Kendimin en iyi versiyonunu gerçekleştirmek için verdiğim bunca yıllık mücadele ne içindi? 

Her gün etrafımda kendisini gerçekleştirmiş ve mutlu gibi görünen insanları görmeye katlanamıyorum artık. Kimsenin mutluluğunda ve başarısında gözüm yok. Ama kendimi heba edişime üzülüyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Yalnızlık bir bataklık gibi her geçen gün içine çekiyor beni. Boğuluyorum. Ama dışarıya karşı olan görevlerimi aksatmıyorum. Gülümse, çalış, sorumluluklarını yerine getir ve insana verilen bu eşsiz hayatı harcamaya devam et. Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları! İnsan ziyan olmak için yaratılmıştır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...