29 Ocak 2016 Cuma

Bir Duble Hayat...

      Bir cuma akşamı, bir günün sonu, bir ay daha akıp gitti ya ömürden. Şişhane de yokuşu ağır ağır çıkarken hayata karşı olan duruşumu sorgularken buldum kendimi. Kim bilir kaç kez bırakıp gidesim geldi bu stresli hayatı. Sabahları bize işe gitmek için motive eden şey nedir acaba? Sabah 06:45 metrosuna niye koşar insan. Kafamda deli sorular. Önüme koydular bir duble rakı, dişlerimi sıkarak içiyorum. Şalgam ile güzel gidiyormuş ama, büyüklerin tavsiyeyi uymayı unutmadım.

      Arada gözlerim duvardaki resimlere takıldı. Bir köşede Yaşar Kemal , ötekinde Zülfü Livaneli. İçiyorsak bir sebebi var dermişcesine bakıyorlar. Baş köşede Gazi Kemal, hemen yanında İnönü, kimilerinin tabiri ile iki ayyaşın kurduğu Cumhuriyette değişmeyen dünyanın şerefine içiyoruz. Çakır keyif olunca hayatı toz pembe görüyormuş insan , bizzat denedim . Bir duble daha derken ki naifliği , nezaketi gördüm.

        Sonra eve dönerken temiz hava çarptı beni, ciğerlerime doldu. Empati kurayım dedim, ne de olsa bu dünyanın derdi asılmış boynumuza. Taşımak mı kolay, indirip atmak mı? Kimileri alnını secdeye koyarak destek alıyor, kimileri rakı sofrasından medet umuyor. Ama günün sonunda hayat devam ediyor, insanlar sıcak yuvalarına dağılıyor.

         25 yılın sonunda arkama dönüp muhasebe yapsam mı diye düşündüm. Baktım IQ'nun suyu boşalmış, fazla üstelemedim. İnsan seli akarken üzerime dedim kendi kendime; Ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım, siz de benim gördüklerimi görür müydünüz? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...