19 Aralık 2015 Cumartesi

Kafam Hafif Dumanlı...

        Uzun zaman sonra dertleşme isteği uyandı bende. Kendi kendime konuşayım derken baktım deli muamelesi görüyorum. O zaman kendi iç sesime buradan sesleniyorum. Beni dinleyecek adam yok değil; fakat derdimi anlayacak var mı orası meçhul. 

       Neyin peşinden koştuğumu ve bu amansız mücadelenin nerede biteceğini soruyorum kendi kendime. Ne olduğunu anlamadan ömrümün üçte biri rüzgar gibi geçti. Çocukluk hayallerim gerçekleşmeyen bir macera olarak geride kaldı. Ne zamana kadar sürecek bu maddi tatminsizlik derken, elimizde kalan maneviyatı da kaybetmişiz haberimiz yok. Pirince giderken eldeki bulgurdan da olduk iyi mi!  

Bu yaşıma kadar hiç keşkelerim olmadı. Yaptığım her tercih , yapamadıklarımın ikamesiydi. Ve ben tercihlerime her zaman sahip çıktım. Futbolcu olamadım belki ama, yıllarca peşinden koştuğum futbol topu sayesinde aynı hayali kuracağım onlarca dost edindim. Çocuklarıma anlatacağım sayfalar dolusu zaferim var. Bir o kadar da mağlubiyet. Futbola ayırdığım vakti derslerime ayırsaydım belki çok daha iyi bir okuldan mezun olacaktım belki de kariyerimin seyri daha farklı olacaktı. Fakat kimin umurunda.  Evde kafamı kitaba gömmem gereken zamanlarda, ben sokakta top peşinde koşuyordum. Dedemin bahçesinde ağaca tırmanıyordum. Komşu kızların zillerine basıp kaçıyordum. 

     Ne istediğimi anlatmaktan hiç çekinmedim. Ama kimi sevdiğimi söylemeyi de bir türlü beceremedim. Bir büyüğümün dediği söz aklımdan hiç çıkmıyor. "Küçük işler kabiliyetle , büyük işler yürekle yapılır."  Ben her zaman yüreğimden bir şeyler kattım elimin değdiği yerlere. Neden kariyer denen saçmalığa inanmadığımı söyleyeyim.:

     Çünkü ben Temel Kamacı'nın torunuyum da ondan. Hani o mütevazıyım deyip de , söze başladığında siz de nereden biliyoruz diyen, ayaklarını çime basmaya korkup bastıktan sonra da üzerinde yatıp gelecek hayalleri kuran , dedesinin derme çatma yaptığı dükkanında poğaça pişerken kokusu ile mutlu olan,  fındık tarlasında çuval çuval fındık taşıyan , akşam rüzgarında içine huzur dolan , bir demlik çayla mutlu olan adamım. 

       16 yaşından beri küçük hedefler koyup , paranın satın alamayacağı şeylerin peşinde koşuyorum. Üniversite okumayı düşünmeyen bir adamken diplomayı derece ile alıyorsun . Ulan bu memleket koşullarında iş bulur muyum derken? Diplomayı alır almaz ekmeğinin peşinde koşmak zorunda kalıyorsun. Nefes almak için bir ara vereyim dediğinde koğuş kalk sesi ile uyanıyorsun. Allahım bu da mı gol değil dediğinde topun ağlara gidişini izliyorsun.

         Küçük hedefler koymaya devam ediyorum. Mesela şu master denen illet bittikten sonra doktora olayına gireyim diyorum. Acaba akademisyen olma hayalim bir gün gerçekleşir mi? Paranın canı cehenneme demiştim ya? Bu hayatta arkamda bir şeyler bırakmak istiyorum. O yüzden yazmaya başladığım roman çalışmamı bitirsem hiç fena olmaz. Ailemi değil de, kendimi düşüneceğim gün geldiğinde basarım istifayı. Dünya malına çok müsamaha gösterdim. Biraz da kendim için çalışayım dediğim de sırtımda çanta ile Anadolu turuna çıkarım. Meyveyi dalında yerim , dere tepe yürürüm. Kendi kendime konuşur, arada yalancıktan kendimle kavga ederim. Belki dinlenmek için gövdesine yaslandığım ağacın altında başıma elma düşer de nasıl mutlu olabileceğimi keşfederim. 

          Öyle işte... Hee arada bir gün benden baba olur mu diye de düşünmüyor değilim. Ama ha siktir oradan diyesim geliyor tutuyorum kendimi. Kendinden başkasını sevemedin be çocuk. Başkasının çocuğunu nasıl seveceksin :) Hala ilişkilerini yürütebilen çiftleri gıpta ile izliyorum. Ben kendimi bile idare edemezken, Allah aşkına siz başkasını idare etmeyi nasıl beceriyorsunuz. Varsa bir püf noktası bilen söylesin. Biz de sinemada patlamış mısırı , bankta otururken simidi , cebimizdeki evin anahtarını , kurduğumuz hayalleri  paylaşacağımız kadını bulalım. Söyleyeceklerim şimdilik bunlardan ibaret a dostlar. Yalnızlık canıma tak ettiği gün ararım sizi belki karşılıklı bir iki bardak çay içeriz. Ama fazlası değil. Huylu huyunda anca bu kadar vazgeçer...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları!

Çocukluğumdan beri her zaman yaşadığım bir duygu vardır. Bunaldığımda kaçıp saklanabileceğim bir yer bulmak ve orada yalnızlığın verdiği ses...